Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.
Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:54
Dağılma (1792 - 1922)


Dağılma (1792 - 1922) 250px-Ottoman-Empire-Public-DemoDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Sultanahmet Meydanı'nda halk yürüyüşü




Dağılma (1792 - 1922) 300px-Osmanl%C4%B1_Ortado%C4%9FuDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

II. Abdülhamit döneminde basılmış Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarını gösteren harita (1893)





Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar devam eden dönemdir. Osmanlı Devleti
Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından
yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır.
Osmanlı Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile
iyice yıpranmış ve devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar
yapılmış isede pek başarılı olunamamıştır.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:55
Ayastefanos Antlaşması, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonunda imzalanan barış antlaşmasıdır.
II. Abdülhamit'in karşı olmasına rağmen Midhat Paşa, Damad Mahmud Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının sebep olduğu [kaynak belirtilmeli]Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlandı. Rus ordusu, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum’a
kadar geldiler. Osmanlı Devleti, barış istedi. Rus orduları başkomutanı
Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu
isteği kabul etti ve 3 Mart 1878’de İstanbul'un Yeşilköy semtinde ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Buna göre;

  1. Osmanlı Devleti'ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak.
  2. Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek.
  3. Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek.
  4. Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya'ya verilecek.
  5. Teselya Yunanistan'a bırakılacak.
  6. Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak.
  7. Osmanlı Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödeyecekti.
Dağılma (1792 - 1922) 300px-HouseOfSanStefanoTreatyDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Ayastefanos Antlaşmasının imzalandığı konak





Ancak bu antlaşma ile Rusların bölgede tamamen hakim bir konuma gelmeleri Batılı devletleri telaşlandırdı. Zira Rusların, Bulgaristan yolu ile sıcak denizlere inmeleri, İngilizlerin Hindistan siyasetine ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakına set çekmiş olacaktı. Osmanlılar bu tepkilerden yararlanarak Kıbrıs’ın idaresini İngiltere’ye bırakmak koşuluyla Berlin’de yeni bir antlaşma (Berlin Antlaşması)
zemini elde etmeye başardılar. Ayastefanos’un feci şartlarını
hafifleten bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki hayatı,
bir müddet uzadı. Bu antlaşma Osmanlı Devrinde Sevr Antlaşması gibi kağıt üzerinde kalan bir antlaşmadır.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:55
Antlaşmanın Sebepleri ve Şekli [değiştir]


93 Harbi'nin ardından Osmanlı ile Rusya arasında, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşmanın şartları Osmanlı Devleti açısından son derece ağır olmaktaydı ve Rusya'yı da Balkanlar'da tek güç haline getiriyordu. Nitekim bu durum Avrupa'nın diğer büyük devletlerini rahatsız etmekteydi.
Aynı dönemde Sultan II. Abdülhamid Han, İngiltere'yi
Rusya'ya karşı kışkırtmaktaydı. Osmanlı Devleti savaşta yenilmiş ve
antlaşmak zorunda kalmıştı ancak yapılan antlaşma devletin çöküşünü
getirebilecek ağırlıktaydı. II. Abdülhamid de çareyi Avrupa devletlerini Rusya'ya karşı kullanarak durumu hafifletmekte aramaktaydı. Sonuçta İngiltere, Rusya'nın, Orta Doğudaki
İngiliz menfaatlerini tehdit edeceğine, ılık sulara inip kendisiyle
rekabete başlayacağına inanmıştı. Diğer Avrupa devletleri ile Rusya
üzerinde kurduğu yoğun baskı sonucunda Rusya, antlaşmanın yeniden
gözden geçirilmesine razı oldu.
13 Haziran 1878'de Almanya İmparatorluk Şansölyesi Prens Bismark'ın
başkanlığında Berlin'de,Osmanlı, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa,
Avusturya-Macaristan ve İtalya'nın katılımıyla bir kongre toplandı.
Osmanlı Devleti'ni temsilen Hariciye Nazırı Kara Todori Paşa, Müşir
Mehmed Ali Paşa ve Berlin büyük elçisi Sadullah Bey (Paşa) gönderilmiş,
diğer devletleri de başbakanlar ve dış işleri bakanları temsil
etmekteydi.
Kongre bir aylık bir çalışma ile varolan antlaşmanın maddelerini
düzenlemiştir. 13 Temmuz'da da 64 maddelik yeni antlaşma katılımcı
ülkeler tarafında imzalanarak yürürlüğe girmiştir.

Antlaşma Sonuçları [değiştir]


Antlaşmanın başlıca sonuçları şöyle gruplandırılabilir:

Toprak Kayıpları [değiştir]


Osmanlı Devleti kendisine tabi olan Sırbistan, Bulgaristan, Romanya
ve Karadağ'ın kendi başlarına birer prenslik olmalarını kabul etmiştir.
Doğu Rumeli vilayeti kurulmuş ve Osmanlı Devleti'ne bağlı ancak çeşitli
imtiyazlara sahip olmuşlardır. Toprak paylaşımı ise aşağıdaki gibidir;

  • Bosna-Hersek imtiyazlı vilayet haline gelmiştir.
  • Kıbrıs Sancağı İngiltere'ye kiralandı.
  • Niş Sancağı Sırbistan'a bırakıldı.
  • Teselya Sancağı Yunanistan'a bırakıldı.
  • Kars, Batum, Artvin ve Ardahan sancakları Rusya'ya bırakıldı.
  • Dobruca Sancağı Romanya'ya bırakıldı.
  • Bunların dışında birkaç kaza Karadağ'a bırakıldı.

Ayrıca kongre döneminde Fransa'nın
yaptığı kulis çalışmaları sonucunda, antlaşma maddelerinde olmadığı
halde 3 yıl sonra Tunus Prensliği Fransızlarca işgal edilmiş ve gerekçe
olarak Berlin Antlaşması gösterilmiştir. Berlin antlaşması'ndan sonra İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlılara baskı altına alma politikasına devam etti

Kazançlar [değiştir]


Girit, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.

Azınlıklar Konusu [değiştir]


Osmanlı Devleti, Vilayat-ı Sitte denilen Doğu Anadolu'da ki illerde Ermeniler lehine ıslahat yapacaktı.Ancak yasalar gereği Ermenierin nüfusları yetmediği için ayrı bir beylik kuramadıar.Benzer ıslahatlar Makedonya
vilayetinde de gerçekleştirilecekti. (Bu iki madde hiçbir zaman
uygulanmamıştır. II. Abdülhamid, büyük devletlerin çekişmelerinden
faydalanarak bu maddelerin uygulanmasını asla tatbik etmemiştir.)

Özet [değiştir]


Bu antlaşma incelendiğinde;

  • Berlin Antlaşması, Karlofça Antlaşması'nın
    ardında Balkanlar'daki Osmanlı varlığının yok edilmesi yolundaki ikinci
    büyük adımdır ancak Ayastefanos Antlaşması'nın aksine Osmanlı'nın 35 yıl daha Balkanlar'da kalmasını sağlamıştır.
  • Rusya, Ayastefanos ile elde ettiği birçok haktan mahrum olmuştur. Özellikle Balkanlar konusunda hayal kırıklığına uğramıştır.
  • Antlaşmadan en çok faydalananlar yeni kurulan prenslikler ve İngiltere olmuştur.
  • Berlin Antlaşması her ne kadar Osmanlı Devleti için son derece zararlı olmuşsada siyasi açıdan II.Abdülhamid'in zaferlerinden biri olarakkabul edilebilir.
  • Tuna Nehri üzerindeki Adakale'nin ismi Berlin Antlaşmasında geçmediği için bu ada Osmanlı yönetiminde kaldı.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:55
18. yüzyıl'da Sırp isyanları [değiştir]


18. yüzyılın sonlarına doğru, gerek yabancı devletlerin Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine tahriklerinin artması ve gerekse Osmanlı yönetiminin bozulması sonucu Sırbistan'da
karışıklıklar ve isyan hareketleri başladı.Devletin Sırplara yaptığı
zulüm,Avusturya-Osmanlı savaşlarında savaş alanınn Sırbistan olmasıda
bunda etkendir.

Destekleyen Devletler [değiştir]


Sırplar'ın Osmanlı Devleti aleyhine tahrik eden devletlerin başında Rusya ve Avusturya geliyordu. Ayrıca, 18. yüzyılın sonlarında, 1789 Fransız İhtilali'nin getirdiği fikir akımları da Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine harekete sevk etti. Bütün bu etkilere, Belgrad'da Sırplar'a yapılan yeniçeri zulmü de eklenince, Sırp isyanı için uygun ortam olgunlaşmış oldu.

19. yüzyıl [değiştir]


4 Şubat 1804'de yeniçerilere karşı başlatılan Sırp İsyanı'nın ana sebebi bağımsızlık elde etmekti. Sırplar'ın diğer gayesi de Bosna-Hersek'teki Hristiyanları Sırp İhtilali'ne katılmaları için ayaklandırmak ve böylece Karadağ
ile birleşip büyük bir Sırbistan kurmaktı. Bu düşünce zaman zaman
Avusturya ve zaman zaman da Rusya tarafından teşvik ve destek gördü.
Daha sonra Osmanlı Devleti'nden kopanlan tavizler ve özellikle genel af
ilanı; Sırplar tarafından muhtar ve hatta bağımsız bir Sırp Devleti
kurulmasının zamanı geldiği şeklinde değerlendirildi.

Kara Yorgi ve Skupçina ve Baş Knez Olması [değiştir]


Bu düşüncenin sonucu olarak yapılan Sırp tekliflerinin Osmanlı Devleti tarafından reddedilmesi üzerine, isyancıların lideri Kara Yorgi, Sırp Millet Meclisi'ni (Skupçina) topladı. Skupçina, Kara Yorgi'yi Baş Knez seçerek Sırbistan'ın istiklalini sağlayıncaya kadar Osmanlı Devleti ile savaşmaya karar verdi.

Rusların Eflak ve Boğdana girmesi [değiştir]


Bu sıralarda Ruslar, Eflak ve Boğdan'a girdiler ve 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
de başladı. Çar, Sırp asilerine, Türklere karşı beraber savaşmak için
anlaşma teklifinde bulundu. Bu teklifin kabul edilmesi ve Rusya'nın
Sırp asilerine yardımı ile isyanların yeni bir safhası da başlamış oldu.

Bosnaya Hücumları [değiştir]


Sırp asileri, Ruslardan gördükleri destek ve teşvikler sonucu, Bosna'ya hücum ettiler. Drina Nehri'ni geçen Sırplar; Bosna'ya ait Yadar, Rodiyavana ve daha birkaç nahiyeyi aldılar ve hatta Kuzey Bosna'da bulunan Böğürdelen Kalesi'ni
zapt ederek halkını kılıçtan geçirdiler. Böğürdelen katliamından sonra,
Drina bölgesinde bulunan daha birkaç Bosna arazisi ve halkı Sırp
asilerinin hücum, yağma ve baskısına maruz kaldı.

Bosnaya müslümanların ilticası [değiştir]


Bu olaylar sonucu, Karadağ ve Sırbistan'da yaşayan çok sayıda
Müslüman, Bosna'ya iltica etmek zorunda kaldı. Ancak tüm bu gelişmelere
ve saldırılara rağmen Bosna halkı, Bosna'yı korumak için saldırılara
karşı koydu ve mücadelesini sürdürdü. Hatta, Banyaluka ve civarında Sırplar lehine reaya tarafından başlatılan bazı ayaklanmaları da bastırdı.

Bosnalıların Uyanması ve Savaş Hazırlıkları [değiştir]


Sırplar'ın ve Kara Yorgi'nin
gerçek amacını başlangıçta anlayamayan Bosnalılar, bu amacı kısa sürede
fark ettiler ve Sırp saldırılarına karşı genel bir harp hazırlığına
başladılar.
1807 yılında kaptanlar, beyler ve diğer Bosna ileri gelenleri eyaletin merkezi olan Travnik'te toplanarak Vali Mehmet Hüsrev Paşa'ya
Bosna'yı ve dinlerini ölünceye kadar savunacaklarına dair söz verdiler.
Toplantı ve alınan kararlardan sonra, ihmal edilen kalelerin
tahkimatına başlandı. Hudut bölgelerinde zarar gören halka, mal ve
canlarının güvenliğini korumaları için silah dağıtıldı.
Sırbistan'a karşı hazırlıklar devam ederken 1808 yılında Sırplar, Bosna'daki Ortodoks reayı ayaklandırmak için teşebbüse geçtiler ve bunda sınırlı da olsa muvaffak oldular. Özellikle Gradikça halkının ayaklanmaya katılmaları bütün Sava Nehri boyunca birçok Hristiyan halkın da bu ayaklanmaya katılmasına sebep oldu. Bosna beyleri bu isyanları yer yer bastırmaya muvaffak oldular.

Ruslarla Harp ve Sırbistanın Saldırıları ve Osmanlının ricatı [değiştir]


1809 yılı baharında Ruslarla harp yeniden başlayınca, Sırplar;
Karadağlılarda birlikte Bosna-Hersek'te taarruza geçtiler. Kara Yorgi,
1806 yılında olduğu gibi, bu defa da Karadağ ile birleşmek ümidiyle Yenipazar istikametinde hücumlarını artırdı. Gladniça'yı ve Bosna'dan Rumeli'ye giden yolların kavşak noktası olan Senice'yi ele geçirdi. Bosna halkı ve beyleri, Sırp saldırılarına karşı mücadelelere devam ederken, Osmanlı Devleti, Niş'te bulunan Serasker Hurşid Paşa'yı
Sırp problemini çözmek için görevlendirdi. Bosna Valisi İbrahim Hilmi
Paşa ve 30.000 kişilik Bosna Ordusu (Ordunun dörtte birini Hristiyan
reaya teşkil ediyordu.) ile Niş'ten hareket eden Serasker Hurşid Paşa, koordineli olarak Sirbistan'a hücuma geçtiler. Bosna ve Osmanlı birlikleri, 10 Temmuz 1810'da Drina'yı
geçti ve Belgrad üzerine yürüdü. Ancak, Rusların Sırplar'a yardımı
sebebiyle Belgrad ele geçirilemedi. Hurşid Paşa geri çekilmeye mecbur
kaldı. 1810 yılı Kasım ayma kadar devam eden bu savaşlar, kış
mevsiminin yaklaşması sebebiyle nihayet buldu. 1810-1811 yılını her iki
taraf hazırlıkla geçirdi. Bu gelişmeler ve Ruslar'dan gelen yardım ve
destekler, tüm Sırbistan'ın bir idare altında birleştirilmesi ümidini
uyandırdı. Karadağ'da Sırplara katıldı. Kara Yorgi, Napolyon
ile mektuplaşmaya başladı ve ona Avusturya'daki bütün Sırplar'ı da
isyan ettirmeyi vaat etti. Avusturya ise. buna muhalefet gösterdi.
Sırbistan sorunu,
giderek Rusya ve Avusturya arasında bir anlaşmazlık konusu halini
almaya başladı. Kara Yorgi, gelişen durumdan da istifade ederek Aralık
1808'de kendisini bütün Sırpların başkanı ilan ettirdi ve verasete
dayanan Sırp monarşisini kurdu. Avusturya Başbakanı Metternich, doğmakta olan Sırbistan hakkında şunları söyledi: "Doğmakta
olan Sırbistan, Rusya ile Avusturya arasında bir oyuncaktan başka bir
şey değildir. Böyle olmaktan ise Sırbistan'ın Türkler'de kalması daha
hayırlıdır.
" Görüldüğü gibi Avusturya, bölgenin Rusya'nın kontrolü
altına girmesine karşıdır. Belgrad'taki Rus temsilcisinin düşüncesine
göre de: "Büyük devletler yanında Sırbistan Umman'da bir katre" idi.

Bükreş Anlaşması [değiştir]


Ruslar, 1812 Bükreş Antlaşmasına kadar Sırplarla işbirliği yapmaya devam ettiler ve antlaşma metnine Sırbistan'ın muhtariyeti
hakkında yoruma açık bir de madde koydurttular. Bükreş'te Antlaşmasında
yer alan ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini öngören bu gelişme,
önemli bir yenilik idi ve uluslararası bir vesikada ilk defa
yeralıyordu. Rusya, bununla müteakip safhalarda yapacağı müdahaleler
için hukuki gerekçe hazırlanmış oluyordu. Bahse konu antlaşmanın
sekizinci maddesi Sırbistan ile ilgili olup Sırbistan’a; içişlerine
serbesti kazandırmakta; sorunların Osmanlı Devleti ile karşılıklı
görüşmeler yoluyla çözülmesini öngörmekte ve kapalı da olsa muhtariyete
varan bir bağımsızlık getirmekte idi.
Sırplar, Bükreş Antlaşmasının
kendilerine sağladığı imkanlarla yetinmediler ve tepki gösterdiler.
Diğer bir ifade ile Kara Yorgi'nin liderliğinde bağımsız olmalarını
istediler. Bu istekler ve gelişmeler, Osmanlı Devleti'nin Sırbistan'a
müdahalesini gerektirdi. Osmanlı kuvvetlerine yenilen Kara Yorgi,
Sırbistan'ı terk etti ve Avusturya'ya sığındı.

Viyana Kongresi [değiştir]


Sırplar daha sonra toplanan Viyana Kongresi'ne bir heyet gönderdiler ve Avrupa Devletleri'nin
lehlerine müdahalelerini istediler. Avusturya, muhtar veya bağımsız bir
Sırbistan'ın kullanılması inisiyatifini Ruslar'a kaptırdığı için konuya
muhalif oldu ve Sırpların istediği sonuç da bu sebeple alınamadı.

Yeniden Sırp İsyanı [değiştir]


Viyana Kongresi'nden bir sonuç alamayan Sırplar, tekrar isyan
ettiler ve hareketleri Ruslar tarafından desteklendi. Rusya ile yeni
bir savaş istemeyen ve bölgeye yönelik muhtemel bir Rus müdahalesine
engel olmak isteyen Osmanlı Devleti, Miloş Obrenoviç'i Baş Knez
tanıdı ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini kabul etti. Buna göre;
halk tarafından seçilecek on iki knez, diğer knezleri seçecekler;
adaleti sağlayacaklar ve vergi toplayacaklardı. Ayrıca kilise ve
okullar için de geniş ölçüde haklar tanındı.

Sırbistan'a imtiyazlı bir prenslik verilmesi [değiştir]


Sırp İsyanı, Osmanlı Devleti'nin içerden parçalanma ve dağılmaya
başlaması; devletin kendi tebaasından bir topluluğa karşı ilk defa
olarak mücadeleyi terk etmesi ve onun isteklerini kabul etmek zorunda
kalması; hepsinden önemlisi Sırbistan'ın imtiyazlı bir prenslik durumuna gelmesi ve devletin bunu resmen tanıması, Osmanlı Devleti için adeta bir dönüm noktası teşkil etti.

Sırbistan'a Bağımsızlık Verilmesinin Etkileri [değiştir]


Sırplar'ın bu durumu ve elde ettikleri sonuçlar; diğer Hristiyan reaya için Osmanlı Devleti aleyhine kötü örnek teşkil etti ve Sırbistan'ın bağımsızlık hareketi; özellikle Yunan bağımsızlık hareketini tahrik etti. Bu gelişmeler, bağımsız Yunan Devleti'nin kuruluşunu çabuklaştırdı ve 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması
ile Yunanlılar bağımsızlıklarını elde ettiler. Bağımsız bir Yunan
Devleti'nin kuruluşu, Osmanlı Devleti'nin dağılmasının da başlangıç
noktasını oluşturdu. Yunan Krallığı'nın
kurulması, çeşitli milliyetlere bağlı topluluklardan kurulmuş olan
Osmanlı Devleti halkı için bir örnek ve emsal teşkil etti.

Edirne Antlaşması [değiştir]


Kısacası, Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması
ile sadece toprak kaybetmekle kalmadı, artık Rusya'yı yenmek ve onu
zararsız duruma sokmak için beslediği tüm ümitlerini de kesin olarak
kaybetti. Bundan böyle Osmanlı devleti'nin devamı, kendi kuvvetinden
çok, devletler arasındaki muvazene prensibinin yürürlük değerine bağlı
idi.
Sırp İsyanları, sınırlı bir faaliyetten ziyade bir milli akımlar
mücadelesi şekline dönüşmüş ve tüm Balkanlar'ı ve Balkanlı Ulusları
kısa sürede etkisi altına almıştır. Sırplar, 1804 yılından itibaren her
fırsatta Bosna-Hersek halkını da isyana teşvik etmişler ve
zorlamışlardır. 1809 Türk-Rus Harbi'nde Rusların yanında yer alan ve
Karadağlılar ile müşterek hareket eden Sırplar, Bosna-Hersek halkı
üzerinde baskı yaptılar ve onları kendi saflarında harekata zorladılar.
Ancak, bu tahriklerin Bosna-Hersek halkı üzerinde başlangıçta pek
tesiri olmadı. Bunda halkın çoğunluğunun Müslüman olmasının etkileri
büyüktü. Ne var ki, Osmanlı yönetim hataları ve zamanla gelişen milli
akımlar, bu bölge halkını da etkilemeye ve Osmanlı Devleti'ne cephe
almaya zorlad
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:56
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı Devleti ile Rusya
arasında birçok cephelerde savaşılmış bir savaştır. Napolyon
Bonapart'ın önderliği altındaki Fransa'nın Avrupa'da başlattığı
savaşların (Napolyon savaşları) arka planında yer aldı.
Osmanlı padişahı III. Selim'in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşamışlardı. Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. Rusya Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut değildi. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi.
Bu arada 29 Mayıs 1807 tarihinde Kabakçı Mustafa isyanı sonucu III. Selim Osmanlı tahtından indirilmiş ve yerine IV. Mustafa tahta geçmişti. IV. Mustafa'nın saltanatı boyunca Osmanlı sarayında büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler saraya hakim oldular. 28 Temmuz 1808 yılında taht tekrar el değiştirdi. IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut geçti. Osmanlılar İngiltere ile 1809'da bir antlaşma yaparak Ruslarla savaşa devam kararı aldılar. Rusların Fransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de barış imzalamaya mecbur kaldılar.
28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacaktı. Osmanlılar Bosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak, Sırplar kendi içlerinde serbest kalacaktı. Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecekti. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecekti.
Ayrıca,Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıb) Irmağı ağzına değin uzanan Çerkesya kıyılarının denetimi,Anapa
Kalesi ile birlikte Osmanlılara geri verildi.Buna karşılık Bzıb ve
Rioni Irmakları (Poti) arasındaki Karadeniz kıyıları ve Gürcü
toprakları Ruslara bırakıldı
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:56
Yunan Bağımsızlık Savaşı (1821-1829) Yunan Devrimi olarak da adlandırılır.Osmanlı Türkçesinde ise Yunan isyanı.Kanlı mücdelelerden sonra dönemin büyük güçlerinin desteğiyle, Osmanlı egemenliğine karşı başlayan ayaklanma,Temmuz 1832 deki Treaty of Constantineople (1832) antlaşmasıyla bağımsızlık garantilenmiş ve Yunan Krallığı'nın
doğuşuyla sonuçlanmıştır.Böylece Yunanlılar,Osmanlı idaresi altındaki
bağımsız yüce güç olarak güvenliğini tasdik edecek ilk halk idi.
Bağımsızlık günü yıldönümü,25 mart 1821 Yunanistan'da Ulusal tatil
günüdür.
Rusya'nın
daha çok geleneksel din bağlarını kullanarak yürüttüğü propagandalar
özellikle yoksulluk ve topraksızlığın ciddi boyutlara ulaştığı Mora'da geniş destek buldu.Osmanlı karşıtı varlıklı Yunanlıların yönlendirmesi altında 1770'te başlayan ayaklanma, Rusya'dan yeterli yardım göremeyince Müslüman Arnavut birliklerince kısa sürede bastırıldı. Ama başka cephelerde Rus orduları karşısında güç duruma düşen Osmanlı Devleti'nin 1774'te imzaladığı Küçük Kaynarca Antlaşması, Rusya'ya Rum Ortodokslarının koruyuculuğunu vererek yeni müdahalelere açık bir kapı bıraktı.
Rusya'nın 1786'daki
ayaklanma çağrıları, Mora'da gelişmiş olan güvensizlik nedeniyle yandaş
bulamadı ama başka bölgelerde sınırlı ve etkisiz hareketler doğurdu.
Bununla birlikte Fransız Devrimi'nin ardından Avrupa'da başlayan çatışmaların Balkanlar'a
yansıması, Yunanlılar arasında milliyetçiliğin canlanmasına elverişli
bir ortam yarattı. Avrupa'daki liberal çevrelerin Yunan bağımsızlığına
gösterdiği sempati ve güçlü bir Yunan orta sınıfının ortaya çıkışı
milliyetçi harekete geniş bir temel kazandırırken, Osmanlı merkezi
yönetiminin giderek zayıflaması Yunan siyasi çevrelerine belirli bir
hareket serbestliği kazandırdı.

Çatışmalar [değiştir]


Aynı dönemde milliyetçi hareketi içinde sınıflara ve bölgelere
dayalı farklı eğilimler de belirmeye başladi.soylular ve Rusya'ya bağlı
güç odakları dışında, din adamlarının etkin olarak katıldığı köylü
hareketi ve adalardaki varlıklı tüccarların desteklediği bağımsızlık
hareketi de siyasi sahneye çıktı. Bu farklı eğilimleri biçimlendiren
bir etken de büyük devletlerin Yunan milliyetçilerini yanlarına çekme
girişimleriydi. Rusya'daki tüccarlarca 1814'te kurulan Filiki Eterya adlı örgüt, Rus ordusunda subay olan Aleksandros İpsilantis'in önderliğinde silahlı bir ayaklanma hazırlığına yöneldi. Venedik
yönetiminin ardından birkaç kez el değiştirdikten sonra İngiliz
korumasına girmiş olan İon Adaları da anakaradaki siyasi örgütlenmenin
bir sığınağı durumuna geldi. Balkanlar'daki Rus nüfuzundan rahatsızlık
duyan Avusturya
doğuya yayılma politikasının bir parçası olarak Yunan milliyetçiliğine
destek veren bir başka güç konumuna girdi. Yunanlıların bağımsız bir
devlet kurma hedefiyle ayaklanmasını sağlayan asıl etken ise, bölgede
fiili bir özerkilk elde etmiş olan Tepedelenli Ali Paşa ile Osmanlı kuvvetleri arasında Mart 1820'de
başlayan çatışma oldu.Yunan ayaklanmasına Arnavut komutanlar ve Arnavut
Kleftler önderlik edip osmanlıya karşı savaşmıştır.Theodoros
Kolokotronis,Georgios Karaiskakis,Markos Botzaris gibi ayaklanma
kahramanları Arnavut kökenlidir.Bağımsızlık ayaklanmasının 100
kahramanından 90 tanesi Arnavuttur. Bu çatışma sürerken 1821 ilkbaharında Mora'da patlak veren Yunan ayaklanması kısa sürede Orta Yunanistan ve Girit'e
de sıçradı. Ayaklanmacıların önemli mevziler elde ettiler. Ele
geçirilen yerlerde Türklere karşı kitselel katliamlar yapıldı. Tripolis
şehrinde 30.000, Navarin'de de 3.000 Türk, kadın-çocuk ve erkek-
katledildi. İsyancıların sağladığı ilerleme, 1822 yazında Osmanlı kuvvetlerinin karşı saldırısıyla durdu. Tesalya ve Makedonya
Osmanlı denetimine girerken, Yunanlılar arasında baş gösteren iç
çekişmelerle başını Theodoros Kolokotronis ile Georgios Kunturiotis ve
Aleksandros Mavrokordatos'un çektiği iki ayrı merkez ortaya çıktı. Bu
çatışmaya karşın Osmanlı Devleti'ne karşı sürdürülen direniş, Mısır
valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 'nın oğlu İbrahim Paşa'nın komutasındaki ordunun Mora'ya çıkması ve Dramalı Mahmut Paşa komutasında Osmanlı askerlerinin kuzeyden gelerek Mora'ya yerleşmesiyle kırılmaya yüz tuttu. Ama duruma müdahale eden İngiltere, Fransa ve Rusya Ekim 1827'de Navarin Deniz Savaşı'nda
Osmanlı-Mısır donanmasını yok edince denge yeniden Yunan
ayaklanmacıların lehine döndü. Yunan kuvvetleri İngiliz ve Fransız
askeri desteğiyle anakaraının iki yanında kuzeye doğru yayılmaya
başladı. Bu sırada Osmanlı Devleti'ne savaş açan Rusya'nın baskısıyla Eylül 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması, Yunanistan'ın bağımsızlığını resmen tanınmasını getirdi.

Sonuç [değiştir]


Geçmişte Rusya'nın dışişlerinde önemli rol oynamış ve Avrupa'da tanınmış bir kişi olarak Nisan 1827'de Yunanistan'ın geçici devlet başkanlığına seçilmiş olan Kont İoannis Kapodistrias,
Ocak 1828'de Yunanistan'a geçtikten sonra Rusya'ya yakın güçlü bir
merkezi yönetim kurmaya yöneldi. Bağımsızlık mücadelesinde öne çımış
ailelerin düşmanlığını çeken Kapodistrias'ın Ekim 1831'de öldürülmesini izleyen karışıklıklar ancak büyük devletlerin müdahalesiyle sona erdirilebildi. Mayıs 1832'de Londra'da varılan antlaşma uyarınca İngiltere, Fransa ve Rusya'nın koruması altında, kuzey sınırı Arta-Volos hattını izleyen ve Girit ile Samos dışında bazı Ege Adalarını da içine alan bağımsız bir krallık oluşturulması benimsendi. Aynı antlaşmayla Bavyera kralı I. Ludwig'in oğlu Otto'nun I. Otho adıyla Yunan tahtına geçmesi kararlaştırıldı.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:57
Kavalalı Mehmet Ali Paşa, (1769- 1849) Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır valisiydi. Osmanlı Devletine karşı başarıyla sonuçlanan bir isyan çıkardı.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa bugünkü Yunanistan'ın Kavalakondova köyünde dünyaya geldi.bazı tarihçilere göre Pomak olduğu söylenmektedir.Napolyon'un Mısır'ı işgaline karşı Osmanlı tarafından Mısır'a
gönderilen orduda görev aldı ve kısa zamanda komutanlığa yükseldi. Vali
Hüsrev Paşa'ya karşı düzenlenen ayaklanmadan yararlanarak 1805'te Mısır valisi oldu.
Mısır'ın kalkınması için çeşitli ıslahatlar yaptı. Avrupa'dan getirttiği hocalarla kendine güçlü bir ordu kurdu. Vehhabi ayaklanmasını bastırdı. Mora'da patlak veren isyanı bastırmakta güçlük çeken Osmanlı Devleti Mehmet Ali Paşa'dan yardım istedi. Bu başarısına karşılık Mora ve Girit valilikleri söz verildi. İsyan bastırıldı ama 1829'daki Edirne Antlaşması'yla Mora, Yunanistan'a verilince Kavalalı Mehmet Ali Paşa bu sefer de Suriye valiliğini istedi. Ancak Mehmet Ali Paşa'nın genişleme siyasetinden çekinen İstanbul Hükümeti Mehmet Ali Paşa'nın bu isteğini reddetti.
Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa Filistin'e yürüdü ve Akka Kalesi'ni ele geçirdi. İstanbul Kavalalı'nın üstüne ordu gönderdiyse de Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı. Mısır Kuvvetleri Halep, Şam ve Adana'yı ele geçirdiler. Konya'da Sadrazam Reşit Paşa'nın kuvvetlerini de yenip Kütahya'ya kadar ilerlediler.
II. Mahmut İngiltere ve Fransa'dan yardım istedi. Ne var ki Fransa'nın Mehmet Ali Paşa'yı desteklemesi, İngiltere'nin de Osmanlı'nın içişlerine karışmak istememesi üzerine beklediği yardımı alamadı ve Rusya'dan yardım istemek zorunda kaldı. Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması yapıldı ve Rus donanması İstanbul'a demirledi.
Boğazların Rusya'nın eline geçmesinden endişe eden İngiltere ve Fransa'nın araya girmesiyle Kütahya Antlaşması (1833) imzalandı. Antlaşmaya göre Mısır, Suriye ve Girit valilikleri Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya, Cidde ve Adana valilikleri de oğlu İbrahim Paşa 'ya verildi.
Antlaşmadan her iki tarafta hoşnut olmadı. II. Mahmut Mısır valisini ortadan kaldırmak ve kaybettiği toprakları geri almak istiyordu. Osmanlı ordusu ile Mısır ordusu Nizip'te karşılaştı. Osmanlı ordusu tekrar bozguna uğrayınca Rusya'nın soruna el atmasından ve Kavalalı'nın güçlenmesinden çekinen Avrupa Devletleri konuyu görüşmek için Londra'da konferans düzenledi.
Londra'da imzalanan antlaşmaya göre Suriye, Girit ve Adana Osmanlı Devletine geri verildi, Mısır
ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa ve soyundan gelenlere bırakıldı. Kavalalı
Mehmet Ali Paşa baştan antlaşmayı kabul etmese bile üzerine gönderilen
kuvvetlere karşı başarılı olamayınca antlaşmayı kabul etmek zorunda
kaldı. 1845'te İstanbul'a gelip padişaha bağlılığını bildirdi. 1849'de Kahire'de öldü.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:57
3 Kasım 1839'da okunan Tanzimat Fermanı, Türk tarihinde demokratikleşmenin somut ilk adımıdır. Aslen II. Mahmut döneminde planlanmasına rağmen, II. Mahmut'un ölümünün ardından oğlu Abdülmecit döneminde dışişleri bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur. (Gülhane Parkı'nda okunması nedeniyle) Gülhane Hatt-ı Hümayunu veya Tanzimat-ı Hayriye de denir.
Tanzimat Fermanının İlan Nedenleri

  • Mısır Valisi Memet Ali Paşa meselesinde Avrupa'nın desteğini almak
  • Avrupa'nın Osmanlı iç işlerine karışmasını önlemek
  • Fransız İhtilalinin milliyetçilik etkisini azaltmak
  • Gayri Müslümleri devlete bağlamak

Bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir. Fermanda yer alan başlıca konular:

  • Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması,
  • Yargılamada açıklık, hiç kimse yargılanmadan idam edilemiyecek(hukuk devleti özelliğini yansıtır)
  • Vergide adalet,
  • Erkeklere dört yıl mecburi askerlik,
  • Rüşvetin ortadan kaldırılması olmuştur.
  • Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak bırakabilmesi(Özel mülkiyet güvence altına alındı. Müsadere kaldırıldı)

Bu ferman sayesinde padişahların yetkileri meclislere ya da kişilere devredilmiştir. Buradaki amaç, iktidarı saraydan alıp bürokrasiye
vermek ve devlet yönetiminde merkezileşmeyi sağlamaktı. Fermanda
verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine rağmen bu
çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine önayak olmuştur.
Tanzimat Fermanı'nın okunmasından I. Meşrutiyet'in ilanına kadar geçen dönem, Osmanlı tarihinde Tanzimat Dönemi olarak anılır
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:58
Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa
bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki
alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip
etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu
kullandı. Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve
çevresinde Katolik ve Ortodokslar'a
çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar
konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan
Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı "Hasta adam"
gözüyle baktığı Osmanlı devleti'ne ve onun bekasına son vermek isteyen
Rusya, İngiltere'ye mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak,
Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan
İngiltere bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek başına
harekete geçerek, Osmanlı Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve
bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun
Rusya'ya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti İngilizlerin de
desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti.Dağılma (1792 - 1922) 280px-Balaklava-campDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Kırım Savaşı(1853-1856): İngiliz ikmal limanı Balıklava'nın Görünüşü






Savaşın Anlam ve Önemi [değiştir]



  • Kırım Savaşı, Osmanlı devletine yardım etmekten çok, Avrupa'nın siyasal statüsü ile ilgili idi.
  • İngiltere için önemli olan husus, Avrupa'daki güç dengesiydi ve bunun İngiltere aleyhine bozulmasına izin verilemezdi.
  • Bu nedenle, Avrupa'nın statükosu tek taraflı iradelerle değil, "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapılmalıydı.
  • Özellikle 1848 yılında çıkan Macar ayaklanmasının Rusya tarafından
    kanlı bir şekilde bastırılmasıyla yara alan Avrupa özgürlükleri
    korunmalı ve dengelerin Rusya'nın tek başına bozmasına göz
    yumulmamalıydı.
  • Fransa'ya göre başarının anahtarı İngiltere ile anlaşmaktan geçiyordu ve Kırım Savaşı bunun için bir fırsattı.
  • İngiltere ile Fransa'nın ortak düşüncesi ise Rusya'nın Avrupa dışında tutulmasıydı.

Böylece Avrupa Büyük Devletleri Koalisyonu şu sonuçla sağlayabilirdi:

  • Rusya, Avrupa dışında tutulabilir ve büyük devlet statüsünden indirilebilirdi.
  • Polonya (Lehistan) yeniden kurulabilirdi.
  • Osmanlı Devleti zamansız bir dağılmadan kurtulabilirdi.
  • Fransa Avrupa'da yeniden üstün duruma gelebilirdi.
  • Tüm bunlara karşı Prusya başta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düşüncelere karşıydı.
  • Özellikle Avusturya, savaş sonunda yapılacak antlaşmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endişeli idi.
  • Kısacası; batılı devletler "neye" karşı savaşacaklarının bilincinde
    olmakla birlikte "ne" için savaşacaklarını tam bilmiyorlardı.
    Dolayısıyla, gerçek barış antlaşması hemen hemen hiçbir sorunu çözemedi.
  • Rusya ile Batı Avrupa'nın arası gergindi.Yani bir nevi Soğuk savaş
    vardı. O aslında bir Rus-Türk savaşından çok Rus-Batı savaşı idi.


Savaşın Başlaması ve Gelişmesi [değiştir]


Rusya'nın İstanbul'da görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs 1853'te İstanbul'dan ayrıldı. Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853'de Eflak ve Boğdan'ı (Memleketeyn)
işgale başladılar. Çar, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul
edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu teşebbüsün bir güvenlik tedbiri
olduğunu belirtti. Ancak, bu durum Avrupa'nın statüsünü değiştirmeye
yönelikti. Bunun üzerine Avusturya'nın
teklifi ile Viyana'da bir konferans toplandı. Fakat toplantıdan sonuç
alınamadı. Bu sırada İstanbul'da, Rusya'ya karşı savaş ilanı için halk
padişaha baskı yapmaya başladı. 4 Ekim 1853'te
Rusya'ya bir nota verildi ve Eflak ile Boğdan'ın 15 gün içinde
boşaltılması istendi. Rusya bu notaya kayıtsız kaldı ve tanınan sürenin
sonunda savaş fiilen başladı.

Savaşın başlangıcında Osmanlı ordusu Balkanlar'da başarılı oldu. Fakat Batum'a yardım götüren Osmanlı donanması 30 Kasım 1853'te Rus donanması tarafından Sinop açıklarında batırıldı. Rusların bu ani hareketi ve Karadeniz'de
durum üstünlüğü sağlamaları Boğazlar'ı ve İstanbul'u tehlikeye düşürdü.
Bu durum Avrupa devletlerini endişelendirdi. İngiltere ve Fransa
devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi, ancak yapılan teklifi
Rusya reddetti. Bunun üzerine Fransa ve İngiltere, Rusya'ya bir
ültimatom verdiler ve taraflardan şu isteklerde bulundular:



  • Eflak ve Boğdan'dan çekilmesi;
  • Osmanlı Devletinin ülke bütünlüğüne riayet etmesi;
  • Ortodoksların himayeciliği iddiasından vazgeçmesi istendi.

Osmanlı Devleti'nden;

  • Vatandaşlarına eşit haklar tanıması ve tatbik etmesi;
  • Hıristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmaması;
  • Karma mahkemeler kurulması;
  • Hıristiyan tebaadan vergi alınmaması talep edildi.

Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi. İngiltere ve Fransa, 12 Mart 1854'te Rusya'ya savaş ilan ettiler.
İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti
lehine savaşa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel
menfaatler sağlayacak tedbirleri almayı da ihmal etmediler. Bu maksatla
12 Mart 1854'te İstanbul'da; 10 Mayıs 1854'te Londra'da ve 14 Haziran 1854'te
de; Avusturya ile antlaşmalar imzaladılar. Avusturya ile yapılan
antlaşma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan boşaltılmasını öngörüyordu
ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi. Bu nedenle
15 Mart 1855'te Sardenya'da ittifaka katıldığını açıkladı.Dağılma (1792 - 1922) 340px-ColdstreamsDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Kırım'a sevk edilmeyi bekleyen İngiliz Coldstream Muhafız Alayı askerleri Haydarpaşa sırtlarında





Savaş devam ederken Osmanlı ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya
eyaletlerinde Rum halkının isyan hareketleri başladı. Yapılan ikazlar
dikkate alınmadı ve bunun üzerine Fransızlar Pire limanına asker
çıkararak Yunanistan'ı abluka altına aldılar. Bu hareket Yunanistan'ı
tarafsızlığa mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti.
Savaş Tuna, Kafkas
ve Karadeniz'de yoğunluk kazandı. Tuna cephesinde durum önce Osmanlılar
lehine gelişti. Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistre'ye kadar
ilerledi. (Bkz. Silistre Kuşatması)
Bunun üzerine İngiliz ve Fransızlar Gelibolu yarımadasına asker
çıkardılar ve çıkan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi. Bu sırada
Avusturya'da Rusya'yı baskı altına aldı. Rus ordusu Silistre önlerinden
çekilmeye mecbur kaldı. Müteakiben de Eflak ve Buğdan'ı tahliye ederek
savunmaya geçti.
Müttefikler, Rusya'yı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül 1854'te 30 bin Fransız, 21 bin İngiliz ve 60 bin Türk askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırım'a çıkarıldı. Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı. 1855
ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye
çıkarıldı. Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar. Kafkas
cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Kars'ı ele geçirmeye
muvaffak oldular. Bu sırada Çar I. Nikolay öldü, yerine geçen II. Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış şartlan Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti. Önce 15 Mayıs'dan 14 Haziran 1855'e kadar Viyana'da barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi.

Savaşın Sonuçları [değiştir]


Kâğıt üzerinde, savaşın galiplerinden olan Osmanlı devleti, aslında
savaştan çok büyük zarar alarak çıkmıştır. Çok pahalı olan bu savaşı
yürütebilmek için Osmanlı devleti, ödeme yeteneğinin çok üstünde borç
almıştır. Endüstrileşmeyi kaçırdığı için ekonomisi çağdışı kalmış olan
devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır. Özellikle Fransa'daki Yahudi
Rothschild Ailesinin sahibi olduğu bankalardan alınan borçlar
sonucunda, Yahudilerin vaat edilen topraklara yerleşmesine engel
olunamamıştır.
Kırım Savaşı'nın sonunda ilan edilen Islahat Fermanı, Osmanlı reform
hareketlerinde çok önemli bir yer tutar. Islahat Fermanı'nın amacı,
imparatorluk içindeki herkese Osmanlı yurttaşlığı vererek, yasalar
önünde dine bakılmaksızın eşitlik sağlamaktı. Islahat Fermanı ile Batı'da dolaşan liberal düşünceler Osmanlı'ya girmeye başlayacaktır.
Kırım Savaşı, İtalya birliğine giden yolu hızlandırmıştır. Savaşa asker göndererek İngiltere’nin sempatisi ve Fransa'nın etkin desteğini kazanan Sardinya-Piemonte Krallığı, savaşı izleyen yıllarda İtalya birliğini kuracaktır.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:58
Savaşı hazırlayan koşullar [değiştir]


Ayrıca bakınız: Bulgar isyanları ve Tersane Konferansı
93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasında Rusya'nın Balkanlar'da yaşayan Ortodoks dinine bağlı Osmanlı vatandaşları (Rum, Bulgar, Sırp, Ermeni ve Romen) üzerindeki etkisini arttırma amacı sayılabilir. İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediklerinden dolayı bu savaşta Osmanlıları desteklediler.Dağılma (1792 - 1922) 200px-Punch_-_The_Dogs_of_WarDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Rusya Balkan köpeklerini Osmanlılara saldırtmaya hazırlanıyor (İngiliz Punch dergisinde yayınlanmış bir karikatür) 17 Haziran 1876





Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit'in döneminden beri yapılan aşırı harcamalar sonucu Avrupa'ya
karşı ağır bir şekilde borçlanmıştı ve bu borçları ödeyebilmek için
Balkanlardaki vergileri yükseltmişti. Bu ağır vergiler Balkan halkları
arasında hoşnutsuzluk yarattı. Ayrıca Kafkaslar'dan Ruslar tarafından
göçe zorlanan Çerkez ve Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerleştirilmiş[2]; bu göçmenlerle Balkanlar'ın yerlisi olan Hristiyanlar arasında büyük bir düşmanlık ortaya çıkmıştı. Nisan 1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları
bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırıldı ama isyanların
bastırılması sırasında ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati
oluştu. İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan
Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir kamuoyu yarattı.
Bu kamuoyunun baskısıyla Osmanlı Devleti'ni Bulgarlar, Sırplar ve
Romenlere daha geniş bir özerklik vermeye zorlamak için İstanbul'da bir konferans toplandı.
Tersane Konferansı adı verilen bu konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II. Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık 1876 günü alelacele I. Meşrutiyet'i ilan etti. Ama gene de konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı. Bu kararların Osmanlı Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de
tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini
tanımadığını bildirdi. Ardından da Ortodoks uyruklarına söz konusu
antlaşmadaki hükümleri uygulaması için Osmanlı Devleti'ne baskıda bulunmaya başladı. Bu sırada İngiltere, Rusya'nın
Osmanlılara savaş ilan etmesini önlemek amacıyla Londra Konferansı'nın
toplanmasına önayak oldu. Ama Osmanlılar konferansta hazırlanan
protokolü içişlerine müdahale sayarak reddettiler. Ülkedeki Panslavist
akımların etkisiyle protokolün reddini bir savaş nedeni sayacağını
önceden bildirmiş olan Rusya 24 Nisan 1877'de Eflak ve Boğdan'a girerek Osmanlılara savaş açtı. Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karşı zorlu bir savunma savaşı vermek zorunda kaldılar.

Kafkasya cephesi [değiştir]

Dağılma (1792 - 1922) 200px-NeneHatunmezariDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Nene Hatun'un mezarı (Aziziye tabyası)




Dağılma (1792 - 1922) 150px-Mukhtar_PashaDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Ahmed Muhtar Paşa





Kafkasya cephesinde Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri, General Loris-Melikov komutasındaki Ruslara karşı uzun süre direndi. Nisan - Mayıs 1877'de Doğubeyazıt ve Ardahan Ruslarca işgal edildi. Ama Halyaz ve Zivin'de Rus orduları yenilgiye uğradı. Gedikler (25 Ağustos) ve Yahniler (4 Ekim) çarpışmaları Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı. Rusların 15 Ekim'deki Alacadağ Çarpışması'nda kazandığı zaferle Kafkas cephesindeki Osmanlı kuvvetleri çözülmeye başladı. Kasım 1877'de Kars'ı ele geçiren Rus Orduları Erzurum'a yöneldi.Ahmed Muhtar Paşa Kars-Erzurum arasında kurduğu savunma hattında kış koşullarını iyi değerlendirerek üstün bir savunma savaşı verdi[3]. Nene Hatun
ve diğer Erzurumlu vatandaşların Aziziye tabyasında büyük bir cesaretle
yaptıkları savunma 93 Harbi'nin unutulmayan anlarını oluşturdu. Erzurum Rusların eline geçti. Savaşın bitmesinden sonra Rus ordusu Erzurum'dan geri çekildi ama Kars, Ardahan, Rize, Artvin ve Batum Berlin Antlaşması'yla Rusya'ya bırakıldı. Bu şehirler, yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Sovyetler Birliği ile 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması'na kadar Rusya'nın elinde kaldı.
Tuna cephesi [değiştir]


Ayrıca bakınız: Şıpka Geçidi Savaşı ve Plevne SavunmasıDağılma (1792 - 1922) 180px-Shipka_fieldDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Şıpka Geçidi Savaşı




Dağılma (1792 - 1922) 180px-K%C3%A4rtchen_zur_Schlacht_bei_Plewna_%2811._%26_12.09.1877%29Dağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

'Plevne muharebesi' haritası




Dağılma (1792 - 1922) 150px-GaziOsmanPa%C5%9Fa_1Dağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

Gazi Osman Paşa





Tuna Cephesinde ise Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri, Rusçuk, Silistre, Şumnu ve Varna arasında bulunan Doğu Tuna Ordusu, Vidin'de
üslenen Batı Tuna Ordusu ve ikisinin arasında yer alan Balkan Ordusu
olmak üzere üç ordudan oluşuyordu. Tuna Cephesi savaşları Rusların 21 Haziran 1877'de saldırıya geçmesiyle başladı. Tırnova ve Niğbolu'yu alan İosip Gurko komutasındaki Rus birlikleri 19 Temmuz'da stratejik açıdan büyük önemi olan Şıpka Geçidini ele geçirdiler[4]. Süleyman Hüsnü Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken Grandük Nikolay Nikolayeviç komutasındaki Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına aldılar. Gazi Osman Paşa'nın 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması ezici bir sayı üstünlüğü bulunan Rus ve Romen orduları karşısında 10 Aralık 1877'de başarısızlıkla sonuçlandı[5]. Plevne'nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı yoğun saldırıya geçtiler. Hızla ilerleyen Rus orduları Kazanlık, Samokov, Yeni Zağra, Çırpan, Tırnova ve Filibe'yi aldıktan sonra Meriç Nehri'ni geçti. 20 Ocak 1878'de Edirne düştü. Ruslar Silivri'yi de alarak Ayastefanos'a (Yeşilköy) kadar ilerlediler.Savaş Osmanlıların isteği üzerine imzalanan Ayastefanos Antlaşması'yla son buldu. Ama Avrupa'da dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıktılar. Berlin'de uluslararası bir konferans toplandı ve 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması'yla savaş sona erdi.
Savaşın sonuçları [değiştir]


Ayrıca bakınız: Berlin Antlaşması
93 Harbi, Osmanlı Devleti'nin dağılma sürecini başlatan ilk önemli olaylardan biri sayılır. II. Abdülhamit'in, yenilgiden sorumlu tuttuğu Meclis-i Mebusan'ı süresiz tatil ederek Kanun-i Esasi'yi askıya alması, ayrıca savaş sonrasında Balkanlar'la Kafkasya'dan Anadolu'ya
gelen 1 milyonu aşkın göçmenin yol açtığı toplumsal ve ekonomik bunalım
öbür önemli sonuçlarıdır. Başlangıçtaki başarılara karşın ordunun
donatım eksikliği ve teknik yetersizlikleri, özellikle Tuna
cephesindeki komutanlar arasında görülen geçimsizlik savaşın Osmanlı
aleyhine sonuçlanmasına sebeb olarak görülebilir.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:59
I. Dünya Savaşı veya Birinci Cihan Harbi, 28 Temmuz 1914 tarihinde Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "Dünya Savaşı" olarak adlandırılmıştır. 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir. Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa
ve diğer kıtalarda bulunan yirmi beş devletin giriştiği, o tarihe kadar
görülmemiş ilk dünya savaşıdır. I. Dünya Savaşı Avrupa'da ittifak veya
merkezi devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri diye adlandırılan İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD
önderliğindeki diğer başka devletler arasında gerçekleşmiştir.Savaşa
sonradan Japonya,Yunanistan,Sırbistan ve Romanya da katıldı. 19. yüzyıl
ile 20. yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir
sonucudur.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin askerî haraketleri Osmanlı Cephesi (Birinci Dünya Savaşı) maddesinde açıklanmaktadır. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekilmiştir.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 20:59
Nedenler [değiştir]


Fransız İhtilali'nin
getirdiği yeni anlayış ve düşünceler siyasi,sosyal hayatta büyük
değişiklikler yapmıştır.Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20. yüzyılın
başlarında etkisini göstermeye başlamıştır. 1815 yılında Viyana Kongresi
ile Avrupa'ya yeni bir statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi
kurulmuştur. Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve İtalyan
birliklerinin kurulması ve bu devletlerin girişimlerde bulunmaları
Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde
değiştirmiştir.
19. yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişme de sanayileşmedir.
Sanayileşme sonucu sömürgecilik ortaya çıkmış ve büyük devletlerin
çıkar çatışmaları Afrika ve Uzak Doğu'ya kadar yayılmıştır. Ham madde
ve pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürgeleştirme yarışına
girmiştir. Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokların
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bloklar hızla silahlanarak yeni bir
savaşın ortamını hazırlamıştır.

  1. Avusturya-Macaristan imparatorluğunun veliahdı Ferdinand'ın Gavrilo Princip isimli bir Sırplı tarafından öldürülmesi
  2. Milliyetçilik düşüncesi
  3. Sömürgecilik (ham madde ve pazar arayıcılığı)
  4. Avrupa devletleri arasındaki ekonomik ve siyasi rekabet(özellikle de Almanya ve İngiltere arasında)
  5. Aşırı silahlanma hareketi
  6. Doğu Sorunu

I. Dünya Savaşı'nın başlamasındaki genel nedenler olarak sıralanabilir.

Özel nedenler [değiştir]


Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu
devletleri karşı karşıya getirmiştir. Rekabet ittifak ve itilaf
devletleri arasında meydana gelmiştir. Savaş öncesi devletlerin
durumdaki sebepler şöyle sıralanılır



  • Almanya:
    Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir
    canlanma meydana gelmiştir. Birliğini geç kurduğundan dolayı
    sömürgeciliğe geç başlamıştır. Yeni sömürgeler elde etme ve denizlere
    hakim olma konularında İngiltere ile rekabete girişmiştir.
  • İngiltere:
    Almanya'nın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız
    olmuştur. Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmak ve Alman
    birliği ile bozulan Avrupa'daki güç dengesini tekrar kurmak istemektedir. Almanya'nın denizlerde güçlenmesinden de fazlaca rahatsız olmuştur.
  • Fransa: 1870 Sedan Savaşı ile Almanya'ya kaptırdığı kömür yataklarıyla ünlü Alsace-Loren bölgesini geri almak istemektedir. Bundan dolayı Almanya'ya karşı bir düşmanlık içindedir.
  • Rusya: Panslavizm ilkesi ile Balkanlara yayılmak istemektedir. Ayrıca Rusya, boğazları ele geçirerek Akdeniz'e inmek amacındaydı.
  • İtalya: Sömürgecilikte geri kalmıştır. Amacı yeni sömürgeler ele geçirmenin yanında, eski Roma İmparatorluğu gibi Akdeniz'e hakim olmaktır.
  • Avusturya-Macaristan:
    En büyük düşmanı Rusya ve onun destekçisi olduğu Sırbistan'dır.
    Panslavizme ve Balkanlar'daki Rus etkisine karşı mücadele etmiştir.
  • Osmanlı İmparatorluğu:
    Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa'da genel bir savaşın kaçınılmaz olduğunu
    görmekteydi. Böyle bir savaşta tarafsız kalınamayacağı da bilinmekteydi.

Başlarda Osmanlı Hükümeti, İngilizlerle bir ittifak arayışı için
girişimlerde bulunduysa da İngiliz Hükümeti böyle bir ittifaka olumlu
bakmıyordu. Enver Paşa'ya göre ise savaşı Almanya kazanacaktı.
Almanya'nın yanında savaşa girilirse daha önce kaybedilmiş olan yerler
geri alınabilir, Ege'de üstünlük kurularak Yunanistan'ın genişleme
politikası önlenebilirdi. Dahası Asya'ya doğru Türkçe konuşan uluslarla
siyasi bir bütünleşmenin yolları açılabilirdi Savaş, bozulan Osmanlı
ekonomisinin düzelmesi için tek çare olarak görülüyordu. Savaşın
başında Avusturya'nın aracılığıyla, Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya
arasında gizli bir ittifak anlaşması imzalandı.
Daha çok bilgi için: Osmanlı-Alman İttifakı



  • Bulgaristan: Çanakkale Savaşı'nın İttifak Devletleri
    lehine sonuçlanmasının ardından Doğu Avrupa'da daha etkin olmak
    amacıyla Almanya'nın yanında savaşa girmiştir.Bulgaristan'ın savaşa
    girmesiyle bütün İttifak devletlerinin birbirleriyle kara sınırı
    oluşmuş,ortak cephelere iletilecek silah ve mühimmatın nakliyesi daha
    ekonomik bir hale dönüşmüştür.
  • Japonya: Asıl amacı Asya ve Büyük Okyanusta
    daha fazla toprak ele geçirerek hızla genişleyen sanayisi için hammadde
    sağlamaktır. Kendi anakarasına en yakın ve en verimli topraklar Alman
    sömürgesi durumunda olduğu için savaşın İtilaf devletlerine döndüğü
    anda Almanya'ya savaş ilan etmiştir.
  • ABD: Savaş öncesinde, Avrupa'daki savaşa katılma eğilimi içinde olmamıştır. Ancak 1917
    yılında yaşanan bazı gelişmeler ABD'nin de savaşa katılma kararında
    etkili olmuştur. 1917 yılından itibaren İngiliz ve Fransız deniz
    ablukasına karşı Almanya'nın giriştiği denizaltı savaşı, Kuzey Atlantik'de
    Amerikan ticari ve yolcu gemilerini de hedef almaya başlamış,
    Amerika'nın Avrupa ticaretine katlanılmayacak ölçüde zarar vermeye
    başlamıştır.diğer taraftan Almanya'nın Meksika
    hükümetini ABD'ye savaş açmaya teşvik etmesi de ABD'nin Avrupa'daki
    savaşa katılmasında etken olmuştur.Dünya siyasetinde etkin güç olmak
    isteyen ABD,Almanya'nın kışkırtıcı politikalarının ardından İtilaf
    devletleri bloğunda savaşa girmiştir.ABD savaşa girmeden önce Wilson İlkeleri'ni sunup,kabul edilince savaşa girmiştir.
  • Sırbistan:
    Rusya'nın panislavist politikaları sonucunda Rus güdümü altında kalan
    Sırbistan,Büyük Sırbistan ülküsüyle haraket etmiştir. Sırbistan,
    Avusturya-Macaristan ve Almanya'nın savaş ilanından sonra Rusya'dan
    yardım istemiş.Sırbistan'ın yardım istediği geri çevirmeyen Çarlık
    Rusya'sı Almanya ve Avusturya-Macaristan'a savaş ilan ederek Birinci
    Dünya Savaşı'nın başlatmıştır. Avusturya Büyük Sırbistan'ı kurmak
    isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 yılı Haziran ayında Bosna da
    bir manevra yapmaya karar vermiştir. Buna katılmak üzere veliaht
    Ferdinand da Saraybosna'ya
    gelmiştir. Ancak veliaht 28 Haziran 1914 günü Galviro Princip adlı Sırp
    bir öğrenci tarafından öldürülür. Bu da I. Dünya Savaşı'nın fitilini
    ateşleyen olay olur. Avusturya bu olaya Sırbistan'a savaş açarak
    karşılık verir. Bunun üzerine Almanya; Avusturya-Macaristan'ın, Rusya
    ise Sırbistan'ın yanında yer alır. Böylece savaş kısa bir zaman içinde
    bütün Avrupa'yı etkisi altına almıştır.


Osmanlı Devleti [değiştir]


Osmanlı devleti'ni yöneten İttihat ve Terakki hükümeti 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması
imzalayarak savaşa İttifak Bloku yanında girmeyi taahhüt etmiş ve
silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri
heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür.[1]
Anlaşmadan haberdar olan İngiltere'nin, Osmanlı Devleti'nin sipariş
ettiği iki zırhlıyı Osmanlı Devleti'ne teslim etmekten vazgeçmesi
üzerine 11 Ağustos'ta Goben ve Breslav adlı iki Alman zırhlısı
Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a gelmiştir. İngiltere'nin bu
durumu yansızlığın ihlali olarak değerlendiren bir nota vermesi üzerine
Alman zırhlıları Osmanlı donanmasınca "satın alınmış" ve gemi
mürettebatı fes giydirilerek Osmanlı hizmetine devredilmiştir.
27 Ekim günü Alman zırhlıları Karadeniz'e açılmış ve 29 Ekim'de Rus
limanlarını topa tutarak Osmanlı Devletini fiilen savaşa sokmuşlardır.
Savaş ilanı İttihat ve Terakki yöneticileri Enver, Talat ve Cemal'in bilgisi dahilinde gerçekleşmiş, buna karşılık Sultan Reşat (V. Mehmet Reşat) ve başbakan Sait Halim Paşa olaydan ancak ertesi gün haberdar olmuşlardır.
30 Ekim günü Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş açmış, bundan birkaç saat sonra Enver Paşa, Osmanlı Devleti'nin Rusya'ya savaş ilan ederek savaşa İttifak Bloku yanında girdiğini duyurmuştur. Bu duyurudan sonra İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmiştir.
Daha çok bilgi için: Osmanlı-Alman İttifakı


Daha çok bilgi için: Yavuz ve Midilli Olayı

Dağılma (1792 - 1922) 1000px-German_Gun_World_War_I


Alman topçu bataryası.


Cephe Stratejileri [değiştir]



Baltık Denizi [değiştir]


itifak ve cemiyeti kuruldu ... ve hem Ruslara silahla cephane
yetiştirmek, hem de Almanya'nın mesafelerce düz kumluk halinde bulunan
Pomeranya kıyılarına, Berlin'den 150-200 km uzaklıkta olan yerlere,
büyük bir Rus ordusu çıkarmak. Lora Fiser'e göre ayrıca üç yere üç ordu
çıkarılacak biri asıl çıkış ordusu, diğer ikisi gösteriş ve şaşırtma
orduları olacaktır.
Planın esaslarına göre İngiliz donanması, Almanya Frizon (Frize)
adalarından Batı'da bulunan Bordum adasını ele geçirip onu Çanakkale
önündeki Limni, İmroz ve Bozcaada sisam gibi bir üs olarak kullanacak,
o bölgede denize dökülen Alman ırmaklarının ağızlarını tıkayacak, Kiel
kanalını tahrip edecek ve genel olarak Almanya'nın kuzey deniz
kıyılarını torpille kuşatacaktır.

Güney harekat planı [değiştir]


Lloyd George
Planı: Lloyd George planının esası ilkbaharda kuvveti 700 bin kişiye
varacak olan yeni birliklerin Fransa'da Batı cephesine gönderilmeyip
Balkanlar'da kullanılmasıdır. Lloyd George ayrıca Türklerin Süveyş
kanalına saldırdıkları sırada, Suriye'ye 100 bin kişilik bir kuvvet
çıkararak 80 bin kişilik Türk ordusunu mağlup etmeyi de düşünmüştür.
Böylelikle Suriye ele geçirilmiş ve Kafkasya ile sıkışık durumda
bulunan Ruslara yardım edilmiş olunur.
Amiral Fischer
Batı cephesini Baltık yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Lloyd George ise
aynı işi Balkanlar'dan veya Adriyatik kıyılarından yapmayı istemektedir.

Almanya Harekatı [değiştir]


JOFR Planı: Bu düşüncede olanlar her şeyi bir kenara bırakarak ilk
olarak Almanya'yı ezmeyi istemektedirler. Buna klasik düşünce ve plan
denilebilir. Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en
çok İngiltere'de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altına alınan
ve alınacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Batı
cephesine yığmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek
düşüncesindedirler. Bu düşünceler ileri sürenlerin başında Fransız
orduları başkomutanı Jofr ile İngiltere İmparatorluk genel kurmay
başkanı General (sonra mareşal) Robertson bulunmaktadır.
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 21:00
Boğazlar harekatı [değiştir]



  • Churchill-Hankey'in
    Boğazları Zorlama Planı: Baltık denizine girmek planı da kısmen deniz
    bakanının düşünceleri arasında olmakla birlikte Churchill, hemen bütün
    gücünü Çanakkale'nin zorlanması üzerinde toplayacaktır. O sırada
    İngiltere'de Osmanlı Devleti, düşmanların en zayıfı sayılıyordu.
    Osmanli Devleti, Almanya'dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve
    Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolayısıyla Türk'ün
    kahramanlığını göz önünde tutmayanlar Boğazları zorlamayı nispeten
    kolay sayabilirlerdi.

Itilaf Devletleri Çanakkale'ye denizden saldırıya girişecekleri
sırada Osmanlı Devleti'nin durumu onlar açısından böyle bir saldırı
için elverişli görüntüdeydi. Osmanlıların Sarıkamış üzerine yaptıkları
büyük saldırı bozgunla sonuçlanmıştı. Mısır'ı İngilizlerden kurtarmak
amacıyla giriştikleri kanal harekatları umulanları getirmemişti. Bu
arada balkan devletlerinden Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'la Dünya
Savaşı'nın başlamasından beri bir antlaşmaya varılması için sürüp gelen
siyasal görüşmelerden de olumlu bir sonuç alamamıştı.
Bulgarların çekingen davranışı Almanya ile Osmanlı arasında doğrudan
bir bağlantının kurulmasını engellediğinden Osmanlı ordusunun yoksun
bulunduğu Modern savaş gereçleri ile donatılması da gecikmekteydi.
Bu durum uzlaşma Devletleri'nin Osmanlılara karşı bir saldırıya
geçmelerine elverişli gibi görünmekteydi. Ne var ki aralarında bu
maksatla hazırlanmış bir harekat alanları yoktu. Savaş sonucunun batı
cephesinde ve kısa bir zamanda alınacağına inanılmaktaydılar. Üstelik
İngiltere'nin büyük bir kara ordusu kurmak için giriştiği hazırlıklar
da tamamlanmış değildi. Çanakkale üzerine bir saldırı için ilgililer
arasında kesin bir antlaşmaya henüz varılmamıştı.

Genel Cepheler [değiştir]



Batı Cephesi [değiştir]


Ana madde: Batı Cephesi (Birinci Dünya Savaşı)
I. Dünya Savaşı için Almanya'nın öngördüğü savaş planı düzeltilmiş Schlieffen Planı'ydı. Bu plana göre Belçika üzerinden Fransa'nın kuzeydoğusuna ilerleyerek ordan da istikametini güneye çevirerek Alsace - Lorraine bölgesinde Fransız kuvvetlerini kuşatacaktı.
Ancak Belçika kuvvetlerinin beklenmedik direnişi Alman ordularını
geciktirmiş, bu gecikme de Fransız ve İngiliz ordularına gerekli
manevraları yapma zamanı kazandırmıştır.
Fransa topraklarında cereyan eden daha sonraki savaşlarda her ne kadar Alman birlikleri Paris'e
70 km kadar yaklaşabilmişlerse de sonunda giderek sertleşen direnç ve
ağır kayıplarla Schlieffen Planı'ndan beklenen sonuca ulaşamamıştır.
ABD'nin savaşa katılmasıyla Batı Cephesi'nde güçler dengesi
Almanya'nın aleyhine dönmüş ve ağır baskılar sonucu Alman topraklarına
kadar geri çekilmesine yol açmıştır.

Doğu Cephesi] [değiştir]


Doğu Cephesi Birinci Dünya Savaşı'nda Orta ve Doğu Avrupa'da yer
alan sahnelerden biridir.Rusya'nın Almanya'nın Prusya bölgesine yaptığı
saldırıyla başlar. Ruslar bu saldırıda ağır bir yenilgi alır fakat
Almanların bu cepheyi desteklemek için batı cephesinden 2 kolordu ve 1
süvari tümeni çekmesi sonucu batıda Alman ilerlemesi yavaşlar. Rusların
bu yenilgisinden sonra Almanya saldırıya geçmiştir. Bu sırada bir Rus
ordusu da Avusturya-Macaristan'a saldırmış ve Lvov'u almıştır. Bu cephe
1914'ten 1917'ye kadar Almanların ilerlemesi ve Prusya'nın geri
kalanıyla Polonya'nın Rusların elinde buluna kesimini alması ve
Litvanya,Livonya bölgelerini alması ve Petersburg'a yaklaşmasıyla devam
eder. Bu zamanda Avusturya'da süren savaş ise Rusya'nın biraz
üstünlüğüyle devam etmiştir. Rusya'da iç savaş çıktığından dolayı bu
cephe kapanmıştır.

Çanakkale Cephesi [değiştir]


Ana madde: Çanakkale Savaşları
İtilaf Devletleri kara ve deniz güçlerinin Çanakkale Boğazını kontrol altına alarak İstanbul'u işgal etme girişimleridir. İstanbul'un işgaliyle Osmanlı Devleti
savaştan çekilecek, Almanya bir müttefikini kaybedecek ve Rusya ile
güvenli bir deniz ticaret ve ulaşım yolu açılmış olacaktı. 1915 yılının
Şubat ve Mart aylarında müttefik donanmasının sahil top bataryalarını
susturarak İstanbul'a ulaşma çabaları, Türk sahil topçusu ve mayın
hatları nedeniyle başarısız olmuştu. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa
yüksek komutanlıkları, Gelibolu Yarımadası'nın amfibik bir harekatla işgal edilmesine karar vermişlerdir. 25 Nisan
1915 günü, yarımadanın altı kumsalında yapılan müttefik kuvvetler
çıkartmasıyla Çanakkale Kara Savaşları başlamış oldu. Çıkartma
kuvvetlerinin Türk savunması karşısında planlanan başarıyı
sağlayamamaları üzerine 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle Suvla Koyu'nda bir çıkartma daha yapılmıştır. Kurmay Albay Mustafa Kemal'in komuta ettiği birinci ve ikinci Anafartalar Savaşları'yla bu ileri harekat da başarısızlığa uğramıştır. 9 Ocak 1916 tarihinde Gelibolu Yarımadası'ndan müttefik kuvvetlerin tahliyesi tamamlanmıştır.

Romanya Cephesi [değiştir]


Ana madde: Romanya Cephesi


Romanya, 17 Ağustos 1916'da bir anlaşma imzalayarak İtilaf
Devletleri'nin yanında savaşa girdi. 28 Ağustos'da Avusturya'ya
saldırdı. Bunun üzerine İttifak Devletleri de Romanya'ya savaş açtı.
Almanya Başkomutanlık Karargahı'nda yapılan toplantıdan sonra, 23
Tümenlik bir kuvvetle İttifak Devletleri Romanya'ya taarruz etti. Bu
kuvvet içinde, Türklerin 6. Kolordu'ya mensup 15. , 25. ve 26.
Tümenleri bulunuyordu. İttifak kuvvetleri, 1917 Ocak ayının ilk
haftasına kadar bütün Romanya'yı ele geçirdi. Türk tümenleri bu
harekatta büyük başarı gösterdi. 6. Kolordu'nun 26.Tümen'i 1917 yılı
ortalarında Filistin'e kaydırıldı. Rus İhtilali'ne kadar Romanya'da
kalan 6. Kolordu, 42.000 kişilik mevcudundan 19.100 şehit verdi. Meşhur
galiçya cephesi buradadır. Bükreş Türk şehitliğinde 500 kadar şehit
yatar.

Yemen- Hicaz (Arabistan) Cephesi [değiştir]


Halk arasında Yemen cephesi adıyla da anılır. I. Dünya Savaşı boyunca Osmanlı Devleti 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 7. Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı. Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu. 1916ı ayaklandı. Mekke Emiri yılında İngilizlerin kışkırtmasıyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanlı Kuvvetlerine karş Şerif Hüseyin, bağımsızlığını ilan etti. Yemen'de İmam Yahya Osmanlılar'a bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı. 1917 Şubatında Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığı'na atanmak üzere, Şam'a gelen Mustafa Kemal Paşa,
Hicaz'ın boşuna savunulmayıp boşaltılmasını istedi. Manevi sebeplerden
dolayı bu istek uygulanmadı. Komutanlık ataması da yapılmadı. Bin bir
güçlükle Medine'yi,
Yemen'i, Asir'in kuzeyini I. Dünya Savaşı sonuna kadar savunan 7.
Kolordu Mondros Mütarekesi]]'nden bir müddet sonra, 23 Ocak 1919'da
teslim oldu.Dönüşte kutsal emanetler İstanbula getirilmiştir.

Sina (Suriye) - Filistin Cephesi [değiştir]

Dağılma (1792 - 1922) 150px-TrumpetcallsaDağılma (1792 - 1922) Magnify-clip

"The Trumpet Calls (Trampet Çağırıyor)": Avustralya'da 1914-1918 arasında kullanılan askeri alma posteri (Norman Lindsay)
Admin
Admin


Dağılma (1792 - 1922) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 100
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Dağılma (1792 - 1922) Yorums10
TaKıMım : Dağılma (1792 - 1922) Tarkiy10
Cinsiyet : Dağılma (1792 - 1922) I_icon_gender_male
Points Points : 164858
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Dağılma (1792 - 1922) Img_left100/100Dağılma (1792 - 1922) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Dağılma (1792 - 1922) Empty Geri: Dağılma (1792 - 1922)

Çarş. 12 Kas. - 21:01
İngilizler 1914 yılı Aralık ayında Türk dostu saydıkları Hidiv Abbas Hilmi Paşa'yı yönetimden uzaklaştırarak, Mısır ve Süveyş Kanalı'na tamamen egemen oldular. Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın,
14 Ocak 1915'te 80.000 asker, 14.000 deveyle iki koldan Süveyş
Kanalı'na yaptığı harekat (1.Kanal Savaşı) başarılı olamadı.Kanalı
şişme botlarla aşmaya çalışan Osmanlı birlikleri ağır makinalı tüfek
atışları sebebiyle daha kıyıya varamadan ağır kayıplar verdi. 4 Şubat
1915'te Birüsseba-Gazze'ye geri dönüldü.
1916 yılında Süveyş Kanalı'nı almak için 2. Kanal Harekatı yapılırken, Mekke Emiri Şerif Hüseyin
İngilizlerin kışkırtmasıyla Osmanlı Devletine karşı ayaklandı.
Ayaklanmanın bastırılması için 4. Ordu'dan bir kısım birlikler Hicaz'a
gönderildi. Ordunun geri kalan kısmıysa, Gazze-Şeria-Birüsseba hattında
savunmaya çekildi. 1917 baharında İngilizler, Gazze'ye saldırdı. 1. ve
2. Gazze Savaşları yapıldı. İngilizler Türklerin kahramanca savunması
karşısında çekilmek zorunda kaldılar. Takviyelerini artırmaya başlayan
İngilizlerin Filistin Cephesinde toplanmaları üzerine, Cemal Paşa'nın
uyarısıyla Yıldırım Ordularının Irak cephesinde kullanılmasından
vazgeçilerek Filistin ve Suriye'de
kullanılması kararlaştırıldı. Aynı yıl 7. Ordu Komutanlığına atanan
Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Komutanı General Liman von Sanders
ile anlaşamadı. Harbin yönetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim
1917'de komutanlıktan istifa etti. Mustafa Kemal elde kalan birliklerle
ancak savunma savaşı yapılabileceğini, Falkenhayn'ın saldırıya geçme
fikrinin tamamen yanlış olduğunu düşünüyordu. Savaş hazırlıklarını
tamamlayan İngilizler, 24 Ekim 1917'de 138.000 askerle taarruza
başladılar. Birüsseba-Gazze Savaşı'nı kazandılar. 9 Kasım 1917'de[kaynak belirtilmeli] Kudüs düştü.
General Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetlerinin Mart 1918 başı
ile 18 Mayıs arasındaki Telazur, 1. ve 2. Salt-Amman taarruzları
başarıyla durduruldu. Yığınaklarını artıran ve mevcudu 550.000'e
yükselen İngiliz ordusunun 19 Eylül 1918'de Filistin'de başlattığı
taarruz hızla gelişti ve Filistin tamamen İngilizlerin eline geçti. (Nablus Hezimeti)

Irak Cephesi [değiştir]


Bu cephe, İngilizlerin petrol sahalarını ele geçirmek amacıyla, 15 Ekim 1914'te Bahreyn'i ve 23 Kasım 1914'te Basra'yı işgali üzerine açıldı. Yerli askerlerle karışık Osmanlı kuvvetleri işgale karşı koyamadı. İngilizler, İran'da Ahvaz'ı da ele geçerdiler. 20 Aralık 1914'te, Basra'yı geri almak amacıyla cephe komutanlığına atanan, Yzb. Süleyman Askeri Bey
aşiretlerden ve gönüllülerden yararlanarak topladığı kuvvetle, 12 Nisan
1915'te taarruz etti. Şuaybiye Savaşında başarılı olamadı ve intihar
etti. İngilizler Kutü'l Ammare'yi de ele geçirip Bağdat'ı almak için, General Townshend komutasında saldırdılar. Türk Kuvvetleri, İngilizleri Selman-ı Pak'ta durdurdu. Kanlı çarpışmalardan sonra İngilizler, 26 Kasım 1915'te çekildiler. Kut ül Amare'de
8 aralık 1915'te kuşatılan İngiliz birlikleri, beş ay süren bir
direnişten sonra 28 Nisan 1916'da teslim oldu. General Townshend dahil
13.399 esir alındı.Fakat insan gücü çok fazla olan İngiltere ertesi gün
Hindistandan getirdiği 250.000 askeri bölgeye çıkarttı.
1916 yılı başında bir kısım İngiliz birlikleri General Townshend'in yardımına geldiyse de İran'da Hemedan'a
kadar sürüldüler. İngiliz birlikleri 1917 yılı başında bekledikleri
güce ulaştılar. Taarruza geçtiler. 11 Mart 1917'de General Maude
yönetimindeki İngiliz birlikleri Bağdat girerken Halil Paşa'nın
komutasındaki Osmanlı askerleri Bağdat'ı boşalttı.
Türk kuvvetlerinin Bağdat'ı geri alma teşebbüsü başarılı olamadı. Samerra'yı da ele geçiren İngiliz Ordusu, Musul'a
doğru ilerlemeye başladı. Bağdat'ı geri almak için 6. Ordu'yla Halep'te
kurulan 7. Ordu birleştirilerek General Falkenhayn komutasında Yıldırım
Ordular Grubu kuruldu. Halep'te hazırlıklar sürerken, İngilizler
Tikrit'e kadar ilerlediler.
1918 yılında aldıkları takviyelerle iyice güçlenen İngiliz
birlikleri, petrol yataklarının bulunduğu Musul'a giremediler. Ancak,
ne yazık ki, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından üç gün sonra 3
Kasım 1918'de, mütarekeye aykırı şekilde burayı işgal ettiler.

Makedonya Cephesi [değiştir]


Sırbistan'ın İttifak Devletlerince işgal tehlikesi belirince, bir
Fransız tümeni Çanakkale'den getirilerek, 5 Ekim 1915'te Selanik'te
karaya çıkarıldı. Bir İngiliz tümeniyle bir Fransız tugayı da daha
sonra bu birliğe katıldı. Böylece Makedonya cephesi açılmış oldu. 20.
Türk Kolordusu ile birtakım Alman ve Bulgar birlikleri İngiliz ve
Fransızların karşısında yer aldı. 1916 yılında İngiliz, Fransız ve Sırp
askerlerinin sayıları 250.000'e ulaşınca 10. Türk Kolordusu da 17 Kasım
1916'da cepheye geldi. 10 Aralık 1916'da Yb.Şükrü Naili Gökberk
komutasındaki 50.Tümen Drama civarında düşmanla savaştı. Cephedeki
küçük taarruzların yanında en önemli olay, 11 Aralık 1916'da,
Manastır'ın İtilaf Devletleri'nin eline geçmesidir.
1917 yılı küçük muharebelerle geçti Türk Kuvvetleri Kavala-Serez
hattında savaştı. 27 Haziran 1917'de Yunanistan İtilaf Devletleri
safında savaşa girdi. 29 Mayıs 1918'de İngiliz, Fransız, Yunan ve Sırp
kuvvetleri büyük bir taarruz başlattı. Bulgar ordusu yenildi. 29
Eylül'de Bulgaristan, Selanik Ateşkes Antlaşmasını imzalayıp, savaştan
çekildi. Topraklarından İtilaf Devletleri'ne ait askeri birliklerin
geçmesine de izin verdi. İtilaf Devletleri üç koldan Balkanlar'da
ilerlemeye başladı. Bu kollardan biri İstanbul'u hedef almıştı.

Sonuçları [değiştir]



  1. Milyonlarca insan hayatını kaybetti.
  2. Dünyanın siyasal sınırları yeniden çizildi.Yeni ülkeler(Polonya,Çekoslovakya,Litvanya ve Yugoslavya)kuruldu.
  3. II. Alman İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı yıkıldı.
  4. Türkiye'de Cumhuriyet,İtalya'da Faşizm,Almanya'da Nazizm,Rusya'da Komünizm gibi düşünce akımları ortaya çıktı.
  5. En karlı çıkan japonya oldu.
  6. İtalya ve Almanya'nın istediği başarıyı sağlayamaması ilerde 2.Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden oldu.
  7. İlk olarak bir savaşta zehirli gaz,tank ve denizaltılar kullanılmıştır.
  8. Cephe gerisinde sivillere olan saldırılar sonucunda "sivil toplum örgütleri" kuruldu.
  9. İlk kez Milletler Cemiyeti kuruldu.


Sonuçlanması [değiştir]


İtilaf Devletleri'yle tek tek İttifak Devletleri arasında yapılan mütarekelerle çatışmalar resmi olarak sonlandırılmıştır. Bu mütarekeler, Bulgaristan ile 29 Eylül 1918 tarihinde Selanik Antlaşması, Osmanlı Devleti ile 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile 3 Kasım 1918 tarihinde Villa Giusti Antlaşması ve Almanya ile 11 Kasım 1918 günü Rethondes Antlaşması'dır.
Savaş sonrasında Avrupa'da sınırların belirlenmesi için 18 Ocak 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı toplanmış ve Almanya ile 28 Haziran 1919 tarihinde Versay Antlaşması, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile 10 Eylül 1919 tarihinde St. Germain Antlaşması, Bulgaristan ile 27 Kasım 1919 tarihinde Neuilly Antlaşması ve Osmanlı Devleti'yle 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması ve Macaristan ile 4 Haziran 1919 tarihinde Trianon Antlaşması imzalanmıştır.

Kullanılan teknoloji [değiştir]


İlk olarak İngilizler tarafından Batı cephesinde tanklar ve zırhlı
araçlar kullanılmıştır. Havada ise, ilk kez uçaktan yararlanılmıştır
savaş uçakları ve bombardıman uçakları kullanıldı. I. Dünya Savaşı'nda
hava gücü, daha çok istihbarat elde etme ve düşmanın istihbarat almasını engelleme görevlerinde kullanılmıştır. Tank ve uçaklara karşı olarak da tanksavar ve uçaksavar silahlar geliştirilmiştir
Almanya Ypres Çatışmalarında klor gazı kullanarak tarihteki ilk kimyasal saldırıyı
gerçekleştirmiştir. Başlangıçta itilaf devletlerini korkutsa da, gaz
maskesi kullanımı ile zehirli gaz saldırıları etkilerini yitirmiştir.
Denizde ise menzili 15 km ye varan savaş gemileri ve denizaltılar kullanılmıştır. İlk denizaltı olarak bilinen Alman U-Botları, ABD'nin İngiltere'ye insani ve askeri yardım ulaştırmasını engelleyerek itilaf devletlerine ciddi kayıplar verdirmişlerdir

Etkileri [değiştir]


30 milyon insandan daha fazla kayıp verilmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Askeri kayıplar [değiştir]


Osmanlı İmparatorluğu
Toplam kayıp asker sayısı: 1.600.000
Çanakkale: 101.000 [Hasta, Kayıp ve Yaralılarla 253.896]
Kafkasya: 270.000
Körfez: 220.000
Arabistan-Yemen: 280.000
Kanal: 280.000
Acem: 20.000
Galiçya-Bulgaristan: 60.000
Alman İmparatorluğu
Toplam kayıp asker sayısı: 3.750.000
Doğu Cephesi : 1.400.000
Batı Cephesi: 2.350.000
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz