Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.
Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Admin
Admin


Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 101
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Yorums10
TaKıMım : Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Tarkiy10
Cinsiyet : Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) I_icon_gender_male
Points Points : 166158
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Img_left100/100Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Img_left100/100Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Img_left100/100Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 ) Empty Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 )

Salı 28 Ekim - 20:26
Orhan Şaik Gökyay ( 1902 - 02 Aralık 1994 )

1902 yılında
İnebolu'da doğdu, 2 Aralık 1994 tarihinde İstanbul'da öldü. Ankara
İlköğretmen Okulu'nu, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Kastamonu, Edirne, Ankara, Eskişehir,
Bursa, Malatya ve İstanbul'da edebiyat öğretmenliği, Devlet
Konservatuvarı müdürlüğü, İngiltere'de öğrenci müfettişliği ve
okutmanlık yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü iken "Irkçılık ve
Turancılık" davasında tutuklandı, yargılandı ve aklandı. Atsız Mecmua,
Çağlayan, Çağrı, Çığır, Gösteri, Kopuz, Oluş, Orhun, Türk Dili, Ülkü,
Yarın ve Yücel dergilerinde yazdı. Edebiyat tarihimiz ile ilgili
araştırmalarıyla, özellikle Dede Korkut Masalları'nı yalınlaştırması
ile dikkat çekti. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri saz ve tekke şiirini
kavramış bir gönül adamının ustalıklı tadını taşırlar.

Orhan Şaik Gökyay, Türk edebiyatına "Bu Vatan Kimin" adlı şiir
şaheserini hediye eden şair ve örnek bir öğretmen, çok sayıda esere
imza atan bir araştırmacı olmasına rağmen, sağlığında ve vefatından
sonra medyadan ve kuruluşlardan hakkı olan ilgiyi görmedi.


Çalıştığı her sahada örnek olma özelliğini de taşıdı. Peşin
hükümlü olmayan yapısı ile tabu olarak vasıf-landırılan konular
üzerinde de çalışmaktan geri kalmadı. Tarih ve Toplum dergisinde dört
bölümde yayın-lanan "Kızıl Elma Üzerine" adlı makalesinde Kızıl
Elma'nın Türk mitolojisindeki, dini inanışlardaki, halk edebiyatındaki
yerini açıklayarak Türk edebiyatından çeşitli örnekler vermişti.


O, bu yazısında Osmanlıların parlak zamanlarında iyice belirip
şekillenmiş ve merhale merhale Türk büyüklüğünün, yükseklik fikrinin,
ilahi bir gayenin timsali haline gelmiş olan Kızıl Elma'nın cihan
hakimiyetinin sembolü kabul edildiğini belirten kaynakları açıklamış
tır. Orhan Şaik Gökyay'a göre, Türk milletinin esas harikası
kahramanlıktır. İçinin asker olduğunu söyler. "Tarihte askerleri,
savaşları okuyoruz, Çanakkale ve İstiklal Harplerini yaşadık. O sırada
bütün millet kahramandı, bütün millet vatanperverdi, bütün millet
şairdi, biz de onlara katıldık" diyerek alçak gönüllülük göstermiştir.
"Tükenmeyen, paylaşıldıkça artan bir sevgi varsa bu da vatan
sevgisidir. Çünkü bunun kıskançlık tarafı olmaz. Olsa bile o da
birbirimizden daha çok sevmeye özenmektir" diyerek kahramanlık
şiirlerini aşk şiirlerine üstün tutmuştur. "Asker ve bayrak gördüğüm
zaman hala gözlerim yaşarır" demiştir. Viyana kuşatmasının 300 üncü
yıldönümünde bir grup Avrupalı Türkologla Kanuni'nin Zigatvar' daki
türbesine gider ve orada Baki'nin meşhur mersiyesini sonuna kadar okur.
Yabancılar hayret ve hayranlıkla hatta bir nevi huşu içinde dinlerler.
Bu kadar vecitli okumasının sırrını çözemezler. Bu noktada hocamız
müdahale eder;"elbette öyle okuyacaktım, çünkü kendimi cihan
padişahının huzurunda hissediyorum" der. Bir devrin, bir padişahın
azametini bu kadar ruhunda duymak ve bu azameti 400 yıl sonra bile,
şahsi bir ruh hali yapmak, kendini milli tarih, milli kültür ve milli
ruh ile birleştirmiş olmakla mümkündür.

Bu gün bir çok kişinin anlamadığı veya anlamak istemediği yahut
değişmeler sebebiyle anlayamadığı ve okuyamadığı, bu yüzden de yok
saymak eğiliminde olduğu bir edebiyatı ve bu edebiyatta eser vermiş
kişileri tanıtmaya da özen gösterdi.


Kültür Bakanlığının 1972 yılında açmış bulunduğu Anıtkabir
senaryosunu Orhan Şaik Gökyay'ın yazması ile Mehmet Akif Ersoy'un
İstiklâl Marşı'nı yazması arasında benzerlik vardır. Her iki yarışmada
da gönderilen diğer eserler değerli bulunmamış özel olarak katılmaları
istenmiştir. Anıtkabir Senaryosunu bir Fransızın yazmak isteğine şu
cevabı vermiştir.


"Sen kimsin? Sen bir düşmansın. Bunu nasıl yazacaksın? Sen
Adana'da Ermenileri Gaziantep gazileri üzerine ve Kahramanmaraş
kahramanları üzerine sal-dırtan Fransız değil misin? Türk'ün
kahramanlığını sen nasıl temsil edesin?"


Çok sayıda esere imza atmış olmasına karşılık Ahmed Kabaklı'nın
Türk Edebiyatı, Nihat Sami Banarlı'nın Türk Edebiyatı Tarihi ve bunlar
gibi birçok kaynak eserde, Nihal Atsız gibi, Orhan Şaik Gökyay'a da
layık olduğu değerin verilmemiş olması üzücüdür.


Sayılan birçok özelliği, değerli hizmetleri bulunmasaydı bile biz
Türkçüler Orhan Şaik Gökyay'ı yine unutmayacaktık. Nihal Atsız'ın
satırlarından nasıl vefalı bir dost olduğunu biliyorduk. Türk
Milliyetçiliğinin yargılandığı 3/Mayıs/1944'de, Milli Şef
diktatörlüğünün hüküm sürdüğü ortamda, kendisine zarar geleceğini
düşünmeden arkadaşı Nihal Atsız'ı evinde misafir etmesi, ona sahip
çıkması bizce unutulmayacak bir vefa ve insanlık örneğidir. Kendisinden
dinlediğimiz şekliyle; Cumhurbaşkanı Başyaveri İnönü' nün emrini
iletti. Atsız'ı derhal evinden çıkaracaksın. Siz çıkartmazsanız biz
gelip zorla çıkartacağız


Orhan Şaik Gökyay -Bir suç işlemişse siz gelir alırsınız der.
Misafirini evinden çıkartmaya mecbur tutan Türklükle, insanlıkla
bağdaşmayan seviyesizliğe arkadaşını teslim etmez. Bu konuyu
savunmasında şöyle anlatır;


...Bu yersiz ve çürük ithamlar, benim adımın üzerinde, o engin
denizdeki çer çöp gibidir. Çünkü dar ağacına da çeksen sancak yine
sancak-tır... cezaevinde geçen günlerini O Gecelerden Birinde şiirinde
anlatmıştır.


Aldırma sen, çoktandır darağacındadır adım,

Darağacına da çeksen sancak hep o sancaktır

Namerdin gittiği yola imrenip heveslenme. Yine savunmasında


"Eşit adaletin yürüdüğü müstakil Türkiye Cumhuriyeti'nde, onsekiz
yıllık bir mektep arkadaşını iki gece misafir etmenin basit bir
muaşeret icabı olduğunu ve bunun bir suç olamayacağını, dünyanın hiçbir
yerinde, tarihin hiçbir devrinde suç sayılmadığını müdafaa ve isbata
çalışacağım." demiştir.


Atsız ile olan dostluğu Orhan Şaik Gökyay'ın onbir ay tutuklu kalmasına sebep olur.


Bölücülüğe prim verildiği, siyaset için her yolun mübah görüldüğü
yaşadığımız kozmopolit ve dejenere ortamda Ulu Önder ******'ün "Ne
Mutlu Türküm Diyene" vecizesini sahiplenen Türk Milletinin "Bu Vatan
Kimin?" sorusuna da gereken cevabını verdiğine ve vermeğe devam
edeceğine inanıyor, değerli hocamızı saygı ve rahmetle anıyoruz.
Sayfa başına dön
Similar topics
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz