Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.
Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Admin
Admin


Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 101
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Yorums10
TaKıMım : Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Tarkiy10
Cinsiyet : Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) I_icon_gender_male
Points Points : 166158
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Img_left100/100Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Img_left100/100Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Img_left100/100Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 ) Empty Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 )

Salı 4 Kas. - 22:00
Hıdır Lütfü ( 1880 - 23 Haziran 1959 )

1880 yılında
Kerkük'ün Çay Mahallesi'nde dünyaya gelmiş, Haz. Mevlâna Celâleddin'in
ahfatlarındandır. Ceddi, şeyh Kemal 1045 yılında Konya'dan Kerkük'e
gelerek yerleşmiş. 17 yaşlarında gönüllü asker olmuş 1. Dünya Harbi'nde
"Alay Kâtibi" olarak cephede savaşa katılmış, harpten sonra emekli
olmuş, uzun yıllar İstanbul Beşiktaş'ta kalmış, 1924-1925 yıllarında
Kerkük'e dönmüş.

iyi bir medrese eğitimi gören, yazı ve şiirlerinde "Lütfü" ismini
mahlas olarak kullanan Hıdır Lütfü Kerkük'te "Dayı" olarak tanınırdı,
hayatı boyunca doğruluktan, haktan, millî duygulardan ayrılmamış,
yazılarında düşüncelerini dile getirmiştir.

Hıdır Lütfü'nün Çay Mahallesi'ndeki mütevazı evinde her cuma günü
tanınmış şair ve yazarlar toplanır, edebî sohbetler, hoyrat, şiir
konuşulurdu. Kerkük'ün tanınmış şahsiyetleri gelirdi: büyük hafız Molla
Sabır, Mehmet Sadık, Dede Hicri, Sait Besim Demirci, Esat Naib, Osman
Mazlum ve daha bir çokları, tartışmalar hep edebiyat konuları hoyrat,
şiir üzerinde olurdu.

Evi zaman zaman Irak emniyeti tarafından basılır, kendisi ve yakınları
sorguya çekilir, Türkçülükle suçlanırlardı. Bu olaylar aile için
alışılagelmişti, birçok Kerküklü Hıdır Lütfü'nün evinin polis
tarafından basılması veya sorgulanmasını tarih olarak gösterirdi,
nikâhım veya oğlumun sünneti Dayının son veya bundan önceki evinin
basıldığı gün olmuştu!.

Bir halıma bak ki beni giryan göreceksin
Hasretle çöken kalbimi viran göreceksin
Bu aşkı sen daim nalan göreceksin
Bir gün gelecek ki sen beni görmeyeceksin.

Gerçek, inanmış bir ülkü sahibi olan Dayı, 1937 yılında tekrar evi
basılır, sorgulanmak için götürülür, ancak bu defa tutuklanır,
Turancılık, gizli teşkilât kurmak, Türkiye'de subay olan oğluna yazdığı
mektupta bunlar yazılmış, suç büyüktür. Askerî mahkemede idam istemiyle
yargılanır. Ömür boyu hapse mahkûm edilir. Dört yıl cezaevinde
kaldıktan sonra, Osmanlı ordusunda subaylık döneminde tanıdıkları araya
girerek affa uğrar ve serbest bırakılır.

Aynı günlerde, Habib Sevimli de tutuklanmıştır. Askerî mahkemede o da
yargılanır, ağır hapis cezasına çarptırılır, zincirlere vurulur, suçu
kütüphanesinde ay yıldızlı rozet satmak. Büyük suç!

Kraliyet zamanından beri Türklerin baskı altında olduklarının canlı
örneklerinden biri de, öğretmen olan Habib Demirci'nin tutuklanıp
sürgüne gönderilmesidir. Ailesinin bütün aramalarına rağmen nerede
olduğu tespit edilmemiş, 20-25 yıl sonra salıverilmiş, Kerkük'e dönmüş,
kısa bir zaman sonra da vefat etmiştir, yıllar sonra 1980'de yeğeni
Rıza Demirci de tutuklanıp kayıp olur, ama o dönmeyecektir, ölüm
fermanı, cellâtları tarafından ailesine kayıp olduktan 10 yıl sonra
bildirilmiştir ama cesedi yok!

Basılmamış birçok eseri vardı Hıdır Lütfü'nün. Çoğu evi polisler
tarafından basıldığı zaman ailesi tarafından özellikle de
mahkûmiyetinden sonra yakılmış veya toprak altında saklanmış, şiir ve
yazıları zaman zaman mahallî gazete ve dergilerde yayınlanmıştır.
Türkmen Kardeşlik Kulübü'nün yayınladığı Kardeşlik Dergisi yalnız
şairimizin değil, 3 milyon Türk'e yeri doldurulamaz hizmetleri olmuştur.

Anavatandan ayrı kalmanın, ayrılmanın hasreti ile son nefesine kadar yaşadı:

Dertli idim ezelden yârim gitti elimden
Ayrılık büktü belim kurtulamam elemden.
Attığım her adımda bir uçurum açıldı
Daha hayatta iken yârim benden ayrıldı.

Kerkük'e, Türklüğe âşıktı, Türk kalma mücadelesinin verdiği hasret,
yorgun kalbini ağlar kılmıştı. Ama bir yandan da Kerkük'e kırgındı,
kimliklerinin simgesi, orada yaşayan insanların kültürünü, geleneğini
tanımlayan "Kerkük" öz evlâdına:

Hayatî ab-ı darınla bütün ağyarı beslerken
Bizimçün fakru zillet masdari nikbet olan Kerkük.

diyordu şair. Bugüne baktığımızda uzak görüşlü Dayının, Ağababanın (1)
ne kadar haklı olduğunu görmekteyiz, Kerkük perişan, Türkler derbeder,
dünyanın her tarafına dağılmış, haklarını savunan kuruluşlar, fakru
zilleti görmezlikten gelmektedirler.

Mehmet Âkif Bey'in ruhuna ithaf ettiği şiirinde, Türklüğe, ******'e:

Sen istiklâl Marşıyla yarattın bir heyecan
Sana bunu yazdıran Türk kanı bir de iman
Bugün tahakkuk etti, bütün dediğin inan
******'ün eliyle Türk milleti aldı şan
Tanrı'nın ihsanıdır gördüğümüz bu bayrak
Kurucusu millettir bu milletindir ancak
Haktır Türkün hedefi hep muvaffak olacak.

İnancının ne kadar büyük olduğunu okumaktayız:

Saadetle muraffah(2), her şeye sahip iken bizler
Bugün dağiderun(3) ah ile hasret olan Kerkük.

Bir zamanlar ata topraklarında yaşayanlar, dünyanın dört tarafına
dağılmış göç ediyor, bu toprakları yabancı milletler sahiplenmiştir:

Bugün öz milleti fakru zilletle esir olmuş
Bir özge millete bazar-i hürriyet olan Kerkük.

Yıllar önce 3 milyon Türkün fukaralığını, zillete düşeceğini görmüş gibi.

Hıdır Lütfü, küçükle küçük, büyükle büyük olur, çocukları sever
saatlerce sohbet eder, konuşurdu. Şefkat dolu olan bu insan, ailenin
ağababası aşk dolu, sevgi dolu idi. Kerkük'ün eski evlerinde "Atabe(4)"
ile "Dör(5)"ü birbirinden ayıran genellikle "KURD" başlı "DAYANCAK"a
dayanır, ışıldayan gözlerle tatlı tatlı konuşur veya yazdığı bir
şiirini okurdu:

Baş üçümde bakıyordu gözüme
Göz yaşları akıyordu yüzüme
Yeter güzel yeter artık ağlama
Olan olmuş ciğerimi dağlama.

1953 yılında Kerkük'te liseyi bitirdikten sonra tahsil için ailem beni
İstanbul'a gönderdi, ağababanın söylediklerini hiç unutmadım:
"Anavatana gidiyorsun o mübarek toprağa ilk ayak bastığın zaman secdeye
yatıp eğilir öpeceksin, beni bu topraklara kavuşturduğun için şükürler
olsun Allah'ım diyeceksin." Bu mukaddes toprağı secdeye yatıp öpmüş
öyle ayak basmıştım. Hâlâ yüreğimde o ilk günkü heyecan, sevgi dolu
bağlılık artarak devam etmektedir.

Şiirlerinden kısa örnekler:

Türk askerine, Türk ordusuna ******'e hayranlığı ve bağlılığı:

"Dinlemez bir Türk eri daim atlar ileri
Duman ateş de olsa o dönmez asla geri
Kükreyen bir "aslan"dır ordunun her bir eri
Yücedir Türk milleti ******'tür rehberi."

Kerkük'ün bugünkü durumunu yıllar önce görmüş gibi:

"Millet mazlumdur herkes derbeder
Gel gör bu halı sen etme keder
Bu meşum kâbus ne zaman geçer?
Hali hazıra sen eyle nazar
"Lütfü" sükût et sen yel hazar."

"Reşit Akif'le" "Nazım" "Molla" Sadık" yazdılar vasfını
Sana âşık olanlar derbeder bedbaht olan Kerkük
Nece "Dağ"u6 "Bağ"ı lar hükümran oldular... heyhat
Meded Allah'tan ey heykeli rahmet olan Kerkük
Ümidim var Hüda'dan7 eyle bir gün bizi dilşad
Bize ruhi revanım hem mânevî olan Kerkük
Eğer lütuf eyleyip "Lütfü" sorarlarsa nedir halin
Maişet dert hayatım mevt bana nikbet olan Kerkük."
Acaba aşağıda okuyacağımız dizelerde kimleri kastetmek istemişti:
Milliyeti mahvettiniz satmışsınız vicdanınız
Siz namertken bugün mert oluyor kurbanınız
Zaman gelir bir gün elbet okunacak fermanınız
Siz şimdilik yeyin, gülün de oynayın
Kapıştırın, yapıştırın akibeti düşünmeyin.

Ümit ederim yakında pek yakında milletine milliyetine namertlik yapanların fermanı okunur.
Sevgiyi, muhtaçlara yardımı ve de en önemlisi toplumun beraberliğini,
yardımlaşmasını, birlik içinde olmalarını istemiş, yollarına, vicdanını
satmış olanlar karşısında ancak bu şekilde devam edebileceklerdir.

Biliriz var içimizde nece şeytani laim
Durmadan atılın haini hep imhaya
Yapalım yardımı düşkünlere hep birleşelim
Olamaz her işi tevdi edelim mevlaya
Milletin kanın içer mey gibi mecliste bugün
Bakınız neşe ile hande-i9 istihzaya
Sarmış etrafımızı ateş u zulmet bakınız
Etmesin fazla sirayet koşalım itfaya...

Kurt başlı "Dayanacağının" yanında Allah ona 14 Temmuz 1959'da
Kerkük'teki "Daği Baği'lerin yaptığı katliamı göstermemiş, göstermeden
onu 23 Haziran 1959'da yanına, Tanrı Dağına almış.

DİPNOTLARI
1- Ailesi, yakınları ona ağababa derlerdi.
2- Muraffah: Refah içinde.
3- Dağiderun: Derin dert, iç derdi.
4- Atabe: Antre.
5- Dör: Salon.
6- Dağ, Bağılar. Kürtleri kasıt ediyor. Dağdan gelip, Bağvarı kovmak.
7- Huda: Allah.
8- Lain: Lânetli.
9- Hande: Gülme, alay, eğlenme
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz