Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Forumumuzdan yararlanabilmek icin üye olunuz.
Full albüm indir,Bedava Mp3 Yükle,Film,dizi,indir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Admin
Admin


Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) 23lb6v9
Erkek
Domuz
Mesaj Sayısı : 4079
Yaş : 101
Nerden : Dunyadan
İş/Hobiler : Antialem
Ruh HaliM : Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Yorums10
TaKıMım : Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Tarkiy10
Cinsiyet : Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) I_icon_gender_male
Points Points : 166158
Kayıt tarihi : 09/09/08

Kişi sayfası
Aktiflik :
Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Img_left100/100Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Başarı Puanı :
Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Img_left100/100Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
Güçlülük:
Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Img_left100/100Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Empty_bar_bleue  (100/100)
https://antialem.yetkin-forum.com

Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 ) Empty Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 )

Salı 4 Kas. - 22:04
Nene Hatun ( 1857 - 22 Mayıs 1955 )

Tarihimize "93 Harbi"
adıyla geçen Türk-Rus savaşında Erzurum'un Aziziye Tabyası'nda
gösterdiği kahramanlıkla adını tarihe yazdıran Türk kadını. Erzurum'da
doğdu, tam doksansekiz yıl orada yaşadı. Bir kahramanlık sembolü olarak
tanındı ve anıldı. Ömrünün son demlerini "Üçüncü Ordu'nun annesi"
olarak geçirdi. 1955 yılında "Yılın Annesi" seçildikten sonra, 22 Mayıs
1955 günü Erzurum'da zatürreeden vefat etti, Aziziye Şehitliğine
gömüldü.
İşte aşağıdaki öykü, onun kahramanlık öyküsü; 1877 yılı kasım
ayının7'sini 8'ine bağlayan gece, civarda bulunan iki Ermeni köyünden
gizlice harekete geçen kalabalık bir çete, sinsi sinsi yaklaşıp
Erzurum'un meşhur Aziziye Tabyası'na girmeyi başarmıştı. Türk-Rus
harbinin kanlı ve karanlık günleriydi; tabyayı savunan bir avuç Türk
askeri derin uykuda idi. Yataklarında bastırıldılar ve uykuda kılıçtan
geçirildiler kahpece. Ve arkadan gelen Rus kuvvetleri de hiç bir
mukavemet görmeksizin Aziziye Tabyası'na yerleştiler.
Bu kahpe baskından yaralı olarak kurtulan bir asker, koşa koşa
Erzurum'a varıp kara haberi yetiştirdi. Minarelerden sabah ezânı yerine
"Moskof Aziziye'ye girdi!" sesleri yükselmeye başladı.
Bir anda bütün Erzurum duymuştu, bu kara haberi. Ve bir anda bütün
Erzurum şahlanıvermişti. Tüfeği olan tüfeğini kaptı, olmayan eline ne
geçirdi ise; tırpan, kazma, kürek, sopayı alıp sokaklara döküldü.
Erkekli, kadınlı bütün Erzurum halkı Aziziye'ye doğru koşmaya başladı.
Şehrin kenar bir mahallesindeki mütevazi bir evde oturan taze bir
gelin vardı. Bir gün evvel, ağabeyi Hasan cepheden ağır yaralı olarak
eve getirilmiş ve birkaç saat önce, bu taze gelinin kolları arasında
can vermişti. Kocası cephede idi.
Minarelerden yükselen "Moskof Aziziye'ye girdi" seslerine, seferber
olup koşanların uğultuları karışıyordu. Taze gelin, bu kara haberi
duymuş gibi ağlamaya başlayan üç aylık bebeğini emzirip, uyuttu. Usulca
onu beşiğine bıraktı ve heyecan dolu bir sesle: "Seni bana Allah verdi,
ben de seni Allah'a emanet ediyorum yavrum" diye mırıldandı.
Sonra şehit kardeşinin döşeğine seğirtti. Ölüyü alnından öptü: "-Seni öldüreni öldüreceğim ben de" dedi, kin dolu bir sesle.
Ve masanın üzerinden satırı kapmasıyla, kapıdan dışarı fırlaması bir
oldu. O da çılgınca Aziziye'ye doğru koşmakta olan kadınlı-erkekli,
taşlı-sopalı kalabalığın arasına karıştı.
Bütün Erzurum, o Dadaşlar diyarı şahlanmıştı. Erzurum halkı bir sel
gibi akıyordu, canından aziz saydığı Aziziye Tabyası'na doğru.
Aziziye'ye yerleşmiş bulunan Moskof, tabyaya yaklaşmakta olanlara
karşı yaylım ateşine geçince, bir hayli Erzurumlu kırıldı. Onların
kırılışını görmek, ayakta kalabileni büsbütün şahlandırmış ve tabyanın
demir kapılarına gülle gibi yükselen kalabalık, bir anda içeri
doluvermişti. Demir kapılar bile dayanamamıştı bu olağanüstü imân
karşısında.
Aziziye'de boğaz boğaza kanlı bir dövüştür başladı. Balta, tırpan,
kazma ve sopası olmayan pençeleriyle Moskofun gırtlağına yapışıyordu. O
toplu tüfekli ordu, tam bir bozguna uğramıştı bu ilahi şahlanış
karşısında. Türk demeye dili dönmeyen Moskof askerleri Osmanlıyı da
kısaltıp, sadece "Osman"a çevirmişlerdi. Başı dara gelen "Osman teslim"
deyip canını kurtarmaya bakıyordu. Başka bir zaman olsaydı, Türk'ün
merhameti galebe çalardı belki. Fakat bu zaman, başka zamanlardan çok
farklıydı. Aziziye'nin dışında ve içinde kadınlı, ihtiyarlı, çocuklu
yüzlerce Erzurumlu, kanlar içinde yatıyordu. Onlara ateş açanlar
acımışlar mıydı?
Ne "Osman"ı dinleyen oldu, ne de "teslim"e kulak asan". Taze gelin
de elinde satırı, karşısına çıkan Moskof'un kafasına, suratına
indiriyordu. Şehit düşen ağabeyinin acısını, bin Moskof'u öldürse
içinden atamazdı.
2000'e yakın Moskof askeri öldürülmüş ve Aziziye kurtarılmıştı.
Düşmanın geri kalan kısmı, selameti atlarına atlayıp kaçmakta bulmuştu.
Onları takip etmek için Erzurum'lunun atı yok, fakat ne lazım, ruhlar
kanatlıdır. Kaçan atlıyı kovalayan yaya, yine de yakalayıp haklamayı
biliyordu.
Yaralılar arasında taze gelin de vardı. Elinde satırı ile dövüşürken
aldığı bir yaranın tesiriyle o da kanlar içinde yere yıkılmıştı. Fakat
yaralı olarak, baygın halde bulunduğu zaman dahi elindeki kanlı
satırını sıkı sıkıya kavramış, bırakmıyordu hırs dolu pençelerinin
arasından.
Adı Nene idi taze gelinin. O günden sonra da bütün Erzurum'un
tanıyıp saydığı kişilerin arasına katıldı. Doksansekiz yıllık ömrü
boyunca bütün Erzurumlulara Moskof'un Aziziye'de nasıl tepelenişini
anlattı. Fakat kendinden birkaç kelime ile bahsetti. Ölümünden bir yıl
önce kendisini ziyaret eden NATO Başkumandanı'na "Ben o zaman icâp eden
şeyi yapmıştım. Bugün de icâp ederse anı şeyi yaparım" demiş ve
Amerikalı generali kendine hayran bırakmıştı...

ERZURUM tabyalarından

Bir şimşek çakıyor, yine bir şimşek,
Çakıyor Erzurum tabyalarından!
Dizilmiş Nâme'ler, Nineler tek tek,
Bakıyor Erzurum tabyalarından.

Yediden yetmişe, tek vücut, tek can;
Erzurum bir sevda, Erzurum vatan!
Taptaze bir yara gibi hep o kan,
Akıyor Erzurum tabyalarından.

Bu sevda bir sel ki tesnedir kine,
Bir kez kabardı mı sığmaz bendine..
Bu sevda, yıllardır bizi kendine,
Çekiyor Erzurum tabyalarından.

Ahmet Muhtar Paşa'm, al bizi yürüt!
Küffarın kökünü yeniden kurut!
Dün bugün misali halâ kan, barut,
Kokuyor Erzurum tabyalarından.

Dadaşıma artık; ha ateş, ha kar,
Burada savaşın adı; 'KANLI BAR'.
Ovaya sis değil, mücahit rûhlar,
Çöküyor Erzurum tabyalarından.

Gökler alev alev, yer bayrak bayrak,
Ya şu ufuklara, şu dağlara bak!
Bu gece dünyaya başka bir şafak
Çöküyor Erzurum tabyalarından.

Bekir Sıtkı'm, şaşma nice bir tarih!
Gündüzü bir tarih, gece bir tarih;
Destanı sen değil, koca bir tarih,
Okuyor Erzurum tabyalarından.
BEKİR SITKI ERDOĞAN
Sayfa başına dön
Similar topics
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz